Terörist Kurum: Dünya Sağlık(!) Örgütü – WHO

Avrupa Parlamentosu üyesi Mislav Kolakusic tüm uyanmış insanların bildiği bir gerçeği kamuoyu önünde açıkladı: “Dünya Sağlık Örgütü bir terörist örgüt ilan edilmelidir!”

Evet, asrın tağutları biz tevhid ehli Müslimleri “terörist” olmakla suçlayadursun; esas teröristler olan WHO, BM, NATO gibi kurumlarla tağut devletler işbirliği içinde anlaşmalar imzalamaya devam etmektedir.

Örneğin TC’nin de yakın zamanda imzalayacağı terörist örgüt WHO’nun Uluslararası Pandemi Anlaşması. Şu günlerde İsviçre’nin Cenevre şehrinde DSÖ’nün “Dünya Sağlık Kongresi” (World Health Assembly) adını verdiği toplantı Türkiye temsilcisinin de katılımıyla devam ediyor. Bu 10 gün sürecek toplantının en büyük gündemi ise DSÖ’ye diktatoryal bir güç ve kontrol verecek olan “Uluslararası Pandemi Anlaşması”nın üye devletlerin ittifakıyla imzalanması.

Uluslararası meşru(!) teröristler arasında yer alan WHO’nun suçu; kitle imha biyolojik silahlarının (mRNA enjeksiyonlarının) PLandemi bahanesiyle dünya genelinde kullanımını zorlayarak kasıtlı bir şekilde sakatlık ve ölümlere yol açmasıdır.

Evet şeytan hizmetkârı tağutlar; yeryüzünde hakkın temsilcisi olan muvahhidleri “terörist” diye bombalayıp Müslüman coğrafyaları talan etme hakkını kendilerinde bulurken; gözlerimizin önünde insanlığı sakat bırakan, kısırlaştıran ve öldüren; dünya tarihinin en ölümcül biyolojik silahı olan mRNA enjeksiyonlarını kendi elleriyle insanlara saplamaktadır. Esas teröristlerin kim olduğu ne kadar açık ortada. Ama kafası çalışıp da idrak edebilene..

Şeytan (aleyhillâne) zevk içinde ellerini ovuşturuyordur bu yaşananları gördükçe. Çünkü tüm tağutlar ancak ilah edindikleri şeytana hizmet ederler ve onun askerleri olarak, onun emrettiği projeleri yürütürler.

Bakalım Mislav Kolakusic 1 dakikalık konuşmasında ne demiş. Tercümesi aşağıda:

“İnsanlığı yakın bir tehlike hakkında uyarmak istiyorum. Dünya Sağlık Örgütü, tüm ülkelerin bir pandemi ilan etme, aşı ve ilaç temin etme konusunda tüm yetkiyi kendisine devreden bir anlaşmayı imzalamasını istiyor. Kolombiya uyuşturucu karteli ile bir anlaşma imzalamak insanlık için daha sağlıklı ve güvenli olur. Covid pandemisi sırasında, Dünya Sağlık Örgütü’nün tüm söyledikleri YALANDI. DSÖ terörist bir örgüt ilan edilmelidir. Yeni ve bilinmeyen bir virüs çıktığını söyleyerek YALAN söylediler. Buna karşı etkili bir aşı üretmenin mümkün olduğunu söyleyerek YALAN söylediler. Bu aşının %82 oranında etkili olduğunu söyleyerek YALAN söylediler. Ve bu aşının ciddi hastalık ve ölümden koruduğunu söyleyerek YALAN söylediler. Bunların hepsi şüphesiz bir kandırmaca ve yalandan ibaretti. Bugün Dünya Sağlık Örgütü insanlık için Dünya Ekonomik Forumu’ndan daha tehlikeli bir konumdadır.”

Yüce Allah’ın hidayeti “içimizdeki gerçek teröristlerin” kim olduğunu idrak edebilen azınlık kitlenin üzerine olsun.

Terörist WHO’nun Uluslararası Pandemi Antlaşması imzalanırsa:

  1. Teröristlerin (Tedros, Bill Gates) yönettiği WHO bir pandemi ya da iklim krizi acil durumu ilan edecek.
  2. Bir ülke ya da bölgedeki tüm halkın aşılanmasına karar verecek.
  3. Pandemi Antlaşması, kendisini imzalayan devletlerin tüm kaynaklarına WHO’nun erişebilmesini sağlayacak.
  4. Devletin polisi/kolluk kuvvetleri imzaladıkları antlaşma gereği WHO’nun emirlerinin yerine getirilmesini sağlayacak.
  5. Eğer terörist WHO ile işbirliği etmeyi kabul etmezlerse,
  6. Antlaşma gereği terörist Birleşmiş Milletler’in askerleri ilgili bölgeye gönderilerek WHO’nun aşılama/maskeleme/test etme emirlerini zor kullanarak yerine getirecek.

Küresel satanist çete Kabal’ın kuklaları tarafından yönetilen TC, yakında terörist örgüt DSÖ’ye biat edecek ve tasmayı hepten İblis hizmetkârlarının eline verecek. Kurtulmak isteyen Rabbine dönsün.

Yüce Allah’ın laneti kendinde kanun koyma yetkisini görerek yeryüzünde ilahlık taslayan tüm tağutların (kişilerin, örgütlerin ve devletlerin) üzerine olsun.

Küresel Satanist Pedofili Ağı & Türkiye

Tüm dünyayı ahtapot gibi saran satanist pedofiller çetesinin kurbanlarından biri olan Belçikalı Anneke Lucas, TEDx konuşmasında “bu dünyanın psikopatlar tarafından yönetildiğini” defalarca vurguluyor.

Avrupa’nın elitleri, Avrupa’nın Kraliyet aileleri, Avrupa’nın aristokratları, Avrupa’nın devlet başkanları ve üst düzey devlet görevlileri, Avrupa’nın din adamları tarafından ilahları şeytan için düzenledikleri satanik ritüellerinde zulme uğramış sayısız çocuktan sadece bir tanesi Anneke Lucas.

Bu satanist pedofiller sadece Avrupa’da değil, ABD’de, Uzakdoğu’da Ortadoğu’da, Afrika’da, Avustralya’da ve evet Türkiye’de… Dünyanın her yerinde en önemli görevlerdeler, devlet, şirket, banka, akademi, din kurumlarının yönetimlerinin tepesindeler.

Anneke Lucas bu sapkın insi şeytanları dünyaya ifşa eden mazlumlardan sadece bir tanesi. Onun gibi whistleblower’ların sayısı günden güne artıyor.

Başlangıç için, çocukluğundan beri Avustralya ve ABD’de bu satanist çocuk istismarını yaşamış Fiona Barnett’i araştırın. Küresel pedofili organizasyonunu tüm açıklığıyla anlattığı, ifşa ettiği “Eyes Wide Open: CIA Child Trafficking” başlıklı ücretsiz kitabına bakabilirsiniz.

Dünyanın kanını emen, şeytanı ilah edinmiş Kabal çetesi daha önce de yazdığım üzere Masonik bir çetedir. Zaten masonluğun özü satanizmdir.

Kabal denilen bu müstekbir tağutlar topluluğu, kurduğu piramidal hiyerarşi sistemiyle günümüzde ve aslında uzunca bir zamandır tüm dünyaya hükmetmektedir. “Kabal Metodu” başlıklı gönderimde Kabal’ın esas amacınca ve yöntemlerine dair yazmıştım.

Kabal = Masonluk = Satanizm piramidinin en tepesinde Satanist neseplerden gelen aileler bulunur (Rothschild, Rockefeller gibi).

Bunlar yeni çıkmadı. İnsanlık tarihinde binlerce yıldır var olan, şeytana  tapan, ona bebek ve çocuk kurbanlar sunan satanist ailelerin torunları bunlar. Dünya üzerindeki zenginlikleri türlü hile ve aldatmacalarla, faizcilikle toplayarak her şeyi satın alabilir ve bu sayede her şeyi kontrol edebilir hâle geldiler.

Piramitte tabana doğru inildikçe toplumda, medyada, devlet yönetimlerinde önde gelen şahıslar yer alır. Bunların hepsi, piramidin tepesindeki nesepten Satanist olan ailelerin parasıyla satın alınmış, para-güç-şöhret-makam elde etmek üzere ruhunu şeytan satmış kişilerdir.

Masonluğa yani Satanizm’e bağlı tüm bu insanların en önemli sapkınlıklarının başında Pedofili gelir. Çünkü Şeytan lanetullahi aleyh tarih boyunca kendisine çocukların kurban edilmesini istemiştir. ABD’deki satanist tapınağında Baphomet (İblis) putunun yanında bir kız ve bir oğlan çocuğu bulunur.

Satanistlerin kamera önünde topluma hoş ve iyi görünmeye çalışmaları sizi aldatmasın. Yukarıda ismini saydığım “whistleblower”lar sayesinde, satanistlerin ikili bir hayat yaşadığını görüyoruz. Kamera karşısında, toplum karşısında farklı; kapalı kapılar, kapalı şatolar ve saraylar içerisinde farklı…

Eğlence/Medya Sektöründe Pedofili & Zehirli Ekranlar

Big Media’da, yani Kabal tarafından yönetilen basın yayın şirketleri, TV kanalları, müzik ve sinema endüstrisi alanlarında Satanizm’in ne kadar yaygın olduğunu gösteren “Out of Shadows” adlı belgeseli izleyebilirsiniz. Uyarmalıyım, belgesel çocuklara göre asla değil; hassasiyeti olan yetişkinlerin de izlemesine uygun değil. Bu belgesel, çocuklarmızı ekranlardan uzak tutmanın önemini bir kere daha ortaya koyuyor.

Ekranlar (TV, filmler, müzikler, çizgi filmler, sanal oyunlar) CIA tarafından geliştirilmiş “Zihin Kontrol” (Mind Control) tekniklerinin uygulamaları ile dolu. CIA tarihinde “Paperclip”, “Mockingbird” ve “MK Ultra” isimleri verilen bu zihin kontrol projelerinden sonuncusu olan MK Ultra hâlen aktif bir şekilde uygulanıyor. Bu proje ile beyin yıkama, köleleştirme, etkisizleştirme, ruhsuzlaştırma, ahlâksızlaştırma, şeytani varlıkların musallat edilmesi, satanizm, LGBT, transgender ve pedofili propagandasının yaygınlaştırılması gibi amaçlar hedefleniyor. Günümüz toplumlarının hâline baktığımızda; bu şeytani projelerinde ne kadar başarılı olduklarını görmemiz zor değil.

Çocukları “ekranlar aracılığıyla verilen zihin kontrolünden” korumak demek çocuğun fıtratını, Rabbi ile bağlantısını muhafaza etmek demek. Bu sebeple ebeveynler için çok önemli bir konu. Allah azze ve celle ona hidayet etsin, Dijital Baba Orhan Toker çocukların sanal içeriklerden korunması ve pedofiliye karşı bilinç oluşturmak adına faydalı, göz açıcı paylaşımlar yapıyor. Takip etmenizi öneririm.

Meşhur Satanist Pedofiller

* Aristokrat pedofiller (Rothschild ailesi, Rockefeller ailesi, DuPont ailesi, Bush ailesi ve diğerleri – dünyanın tepesindeki satanist nesepler)

* Kraliyet pedofilleri (Başta İngiltere, Hollanda, Suudi Arabistan kraliyet aileleri olmak üzere hepsi)

Not: Suudi Arabistan gibi kendini İslâm’a nispet eden bir ülkede satanist pedofil mi olur demeyin. Suud kraliyet ailesi Şeytan’a hizmet eden tağutların başında gelmektedir. Kendileri kral ve prensleri dahil olmak üzere çocuk düşmanı pedofillerdir. Bu sapkınların şeytani ihtiyaçlarının Türkiye üzerinden karşılandığı dünya kamuoyu tarafından bilinen bir gerçektir. Yani TC satanist pedofillerin çocuk ihtiyacını karşılayan bir insan-çocuk kaçakçılığı merkezi konumundadır. Aşağıda yazmış olduğum BAKLAVAGATE skandalı da bu durumun açığa çıkmış olan bir örneğidir.

The Guardian reports: “A growing number of adolescent girls from eastern Europe are being sold into sex slavery … Those falling victim to people-traffickers are becoming younger … Turkey is now the staging post for women on their way to the Middle East.”

* Müzik ve Sinema endüstrisi (Hollywood) pedofilleri (neredeyse tüm Hollywood aktör ve aktrisleri – çünkü bu bâtıl dine iman etmeden şan şöhret ve para kulübüne giriş yasak. Ruhlar şeytana satılmadan başarı basamakları tırmanılamıyor eğlence sektöründe)

* Devlet başkanı pedofiller (Bill-Hillary Clinton, Obama, Bush, Biden, Trudeau, Mark Rutte, Suud kral ve prensleri)

Peki bu şeytani çeteye ritüellerinde ilahları Şeytan’a (la) kurban etmek, bunun öncesinde her türlü eziyeti, işkenceyi yapıp, adrenochrome elde etmek, yamyamlık etmek için zulmettikleri masum çocukları kim nasıl sağlıyor dersiniz?

Her yıl dünya üzerinde kaybolan, haber alınamayan, kaçırılan, devlet eliyle ailelerinden bir bahane ile zorla koparılıp satanist ailelere evlatlık olarak verilen ya da istismar yurtlarına konulan çocukların korkutucu sayısını düşünün.

  • CIA’in ve ülke gizli servislerin ana görevleri arasında Kabal’a sonu gelmez bir bebek ve çocuk kaynağı sunmak vardır. Fiona Barnett yukarıda linkini paylaştığım ücretsiz kitabından bunu delilleriyle ortaya koyar.
  • BM, Unicef kuzu postunda kurt kurumlardır. Bunlar da “bakın biz dünya çocuklarına yardım götürüyoruz, bizler ıslah edicileriz” derken bir kısmını da kesintisiz kaynak olarak insi şeytan sahiplerine gönderirler. 
  • Hollanda ve Birleşik Krallık gibi ülkelerde devlet (kraliyet ailesi, bizzat kraliçenin kendisi) kimsesiz çocuklar kurumundan “bu çocuklara sarayda görev vereceğim” deyip alır ve bir daha o çocuktan haber alınamaz. Ta ki, görgü tanıklarının gösterdiği yerler kazılıp da toplu çocuk mezarları bulunana kadar. Elbette polis ve yargı da ya satanist ritüellerin içinde olduğundan; ya da tağutlara kölelik etmeleri hasebiyle hakkı haykıramadıklarından, Kraliçelerin eliyle her şey örtbas edilir.
  • Yine Birleşik Krallık’ta bazı okullarda okul müdürleri ve öğretmenler öğrencilerini bir oyun oynuyormuşçasına kandırarak satanist ritüellere sokup taciz, tecavüz, işkence gibi ilahlarının emrettiği şekilde eziyetler ederler. (Bkz. Hampstead Kids).

Bunlar duyduklarımız. Watergate (aslında Pedogate idi), Pizzagate, Elsagate, Baklavagate (başrolünden Fatma Şahin’in olduğu “yerli ve milli pedofili skandalımız(!)”), Balenciaga

BAKLAVAGATE!

Yerli ve milli (!) pedofili skandalının sahibi eskinin Aile ve Sosyal Politikalar bakanı, şimdinin Gaziantep belediye başkanı olan Fatma Şahin’le tanışın.

  • Kendisi pedofili sembolü olan kolyeleri boynuna takar.
Bahsedilen “tarikat”, Mason satanist pedofillerin tarikatıdır. Yani benim blogumda Kabal olarak ifade ettiğim gruptur.
FBI’ın tanımlamış olduğu uluslararası pedofili sembolleri. ALGIDA adlı satanistlerin zehirli gıda firmasının sembolünün sapık “küçük kız sevicilerinin” sembolü ile aynı olması şaşırtıcı mı? Hiç değil. Bunu öğrendikten sonra satanist pedofillerin Algida’sını yemeye devam edenlere yazıklar olsun!

Satanist pedofil Chrissy Teigen-John Legend çifti. Fatma Şahin’in şeytan boynuzu takmış dostları (!)
  • Gaziantep’te belediye başkanlığına başladığı tarihten beri, yani son 9 yıldır ciddi miktarda artış gösteren kayıp çocuk sayısı hakkında kendisine hesap sorulmuş mudur? Elbette hayır.
Fatma Şahin döneminde Gaziantep’de kayıplara karışan çocukların sayısı.
  • Böyle bir kişinin, kendi çıkar ve menfaatlerini sağlamak amacıyla bu toprakların çocuklarını satanist pedofillere şeytani ayinlerinde tecavüz etmeleri, işkence ederek öldürmeleri için satıyor olması ihtimali mevcut bulunduğu hâlde, TC’de AİLE BAKANLIĞI yapmış olması şaşırtıcı mıdır? Hiç şaşırtıcı değildir. Çünkü bu devlet çoktan küresel satanist Kabal çetesine biat etmiş bir devlettir.

Bu gidişe dur demedikçe daha nice pedofili skandallarının çıkacağından şüpheniz olmasın. İşte bu yüzden tüm insanlık Allah’a davet edilmeli. Müstekbir tağutların şeytana olan davetinden çok daha güçlü ve etkili olmalı yeryüzünde huzur ve emniyetin tek kaynağı olan İslâm dinine olan davetimiz.

Artık bu sapkınlıklarıyla ilgili bilgiler ortaya çıkıp ifşalar yapılmaya başladıkça; Kabal’ın “yeni nesilleri saptıralım, onları Satanizme, pedofiliye alıştıralım, bu sapkınlığımızı toplumda normalleştirelim” ilkesiyle, ebeveynlerin Allah’ın verdiği emanetlere büyük hıyanet ederek çocuklarını teslim ettiği  sosyal medyada, Netflix’te, TikTok’ta, YouTube’da, Disney+‘ta nasıl içerikler, nasıl fenomenler çıkardıklarına, popüler ettiklerine şahit olmuyor musunuz? Dijital Baba Orhan Toker‘in sayfasından çocuk ve gençlerin ekranlar üzerinden nasıl bir propagandaya, zihin kontrolüne maruz kaldığını görebilirsiniz.

LGBT denen ve tağut devletler eliyle de desteklenip arka çıkılan şeytani sapkınlığa yakında bir de PEDOFİLİ’nin P’sini eklerler olur biter. Normalleşmiş olur böylece!

SATANİSTLERİN KURUMLARI OLAN BİRLEŞMİŞ MİLLETLER VE DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜNÜN PEDOFİLİYİ NORMALLEŞTİRME PROJESİ

Dünyayı yöneten satanist pedofil tağutlar topluluğu olan Kabal’ın fonladığı kurumlar olan BM ve DSÖ de elbette Kabal’ın amaçlarına uygun olarak şeytani projeler üretip, bunları tüm dünyaya “çok iyi ve insanlığın yararına çalışmalar” olarak pazarlamaya devam etmektedir.

Yakın zaman önce BM ve DSÖ çocuklara “cinsellik eğitimi” adı altında akla hayale gelmeyecek her türlü sapkınlığın 2-3 yaşından itibaren çocuklara öğretilmesi ve teşvik edilmesi hususunda resmi belgeler yayınladılar.

Siz inanamayabilirsiniz ama bu kurumların aslında neye hizmet ettiğini çok iyi bilenler buna hiç şaşırmadı. Sadece, artık pedofili gibi yeryüzünün en büyük şeytanlığını dahi normalleştirme yolunda bu denli cüretkâr adımlar atabilmelerini esefle karşıladık.

BM ve DSÖ gibi uluslararası kurumlar en büyük tağut olan İblis aleyhillâne ve onun insi temsilcileri olan Kabal çetesi ailelerine (Rothschild, Rockefeller ve diğerlerine) hizmet etmektedir. İblis’in tarihin başlangıcından beri en sevdiği işlerden biri masum çocuklara eziyet edilmesi ve kendisi için kurban edilmesidir. İçinde yaşadığımız bu çağda artık İblis ve destekçileri davul zurna çalarak “biz geliyoruz” demektedir.

Satanist BM ve DSÖ’nün konu hakkındaki tüm mide bulandırıcı rapor ve belgelerine aşağıdaki detaylı sayfadan ulaşabilirsiniz. Ancak uyarmalıyım, ahlâk ve vicdan sahibi, ruh sağlığı yerinde olan ve sapıtmamış hiçbir insanın midesinin kaldıramayacağı şeylerin minicik çocuklara yapılmasını/öğretilmesini teşvik eden bu rapor gerçekten de midenizi bulandırabilir.

Yine de yeryüzünde şu anda mevcut olan şeytanlığın boyutunu idrak edebilmek açısından, tüm bu satanist tağutlara olan nefretinizi ve düşmanlığınızı arttırabilmek adına İngilizce hazırlanmış bu rapora göz gezdirebilirsiniz.

ULUSLARARASI PEDOFİLİ/ÇOCUK KAÇAKÇILIĞI ÇETESİ HAKKINDA FİLM

2023 senesinin Temmuz ayında “Sound of Freedom” (Özgürlüğün Sesi) adlı bir film gösterime girecek.

Bu filmin çekilmesinin amacı, dünya çapında maalesef en hızlı büyüyen ve gelişen suç ağı olan çocuk kaçakçılığına tüm dünyanın dikkatini çekmek. Çocuk kaçakçılığı çoktan yasadışı silah ticaretini geçmiş durumda. Çok yakında uyuşturucu madde ticaretini de geçeceği tahmin ediliyor. Çünkü film yapımcılarının da deyişiyle:

“Bir torba kokaini sadece bir sefer satabilirsin. Ama küçük bir çocuğu günde 5 ya da 10 defaya kadar satabilirsin.”

Çocukların satanist pedofillere satılması uyuşturucu madde kaçakçılığından daha kârlı, ve bu sebeple her sene dünya üzerinde kaçırılan/kaybolan/kendisinden bir daha haber alınamayan dile kolay 2.000.000 çocuk bulunuyor. Bunların içinde Fatma Şahin denen kişinin yönetiminde bulunan Gaziantep’te kaybolmuş olan yavrucakların da bulunduğunu unutmayın!!!

Yine film yapımcılarının deyişiyle: “Allah’ın yarattığı çocuklar satılık değildir.”

Filmin kısa fragmanı aşağıda:

Küresel Tağutların Tarihçesi, Tuzakları ve Onlardan Kurtulma Yolu

Aşağıdaki yazıyı mutlaka okumanızı öneririm.

Bu zamana kadar anlattıklarımdan farklı bir şey içermiyor ancak; dünyanın öbür ucundaki aklı başında, idrak yeteneğini kaybetmemiş insanların dünya tarihi ve bugün dünyada olan bitenler hakkında gerçekleri ne kadar da güzel görebildiklerinin bir delili bu yazı.

Dünyayı ve devletleri küresel satanist tağutlar çetesi Kabal yönetiyor. Yeryüzünden ilahlık taslayan bu kâfir tağutlar üstün ırk olduklarını düşünüyor ve geri kalan bizleri yeryüzünden silmenin yollarını araştırıp, yüzyıllar öncesinden kurdukları tuzakları adım adım devreye alıyorlar.

Amaç hâkir gördükleri bizlerin sayısını olabildiğince azaltmak, zaten sisteme şu anda da köle olarak hizmet edenlerin köleliğini daha da ağırlaştırmak.

Yazıda, satanist tağutların atalarından da bahsediliyor.

Eski Mısır medeniyeti (Firavun‘u hatırlayın), Yunan medeniyeti (Platon denen filozof satanist), ardından Roma, Bizans ve son olarak günümüzde İngiltere (City of London denen şer merkezi, satanist kraliyet ailesi) ve Fransa‘da (Allah onları helak etsin, Rothschild denen nesep) konuşlanmış bu satanist çete dünya kapitalinin neredeyse tamamını faizcilik ve kağıt para aldatmacası ile ellerinde toplayarak (insanlardan altın gümüş gibi değerli madenleri toplayıp, karşılığında üstüne bir değer yazdıkları hiçbir anlamı olmayan kağıt paraları kakalayarak); devletleri (TC dahil), devletlerin merkez bankalarını (TC Merkez Bankası dahil), günümüzde dünyaya yön veren aklınıza gelen tüm alanlardaki firmaları satın almış ve monopoli kurmuş durumdalar. (Monopoly belgeselini mutlaka izleyin.)

Bu zalimlerin zalimi satanist çeteden kurtulmanın tek yolu tevhide sarılmak, tağutları inkâr etmek, Muslimlerin birleşip tek cemaat olması ve bu müstekbir tağutlara, bu mele ve mütref tabakaya karşı büyük bir cihad ile cihad etmek.

Bu tağutlar İslâm davetinin halklara ulaşması karşısında da en büyük engeldir. İşte bunlar gibi tağutlarla cihad etmek “ben Muslim’im” diyen herkesin üzerine farzdır.

“De ki: “Şayet babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, elinize geçen mallar, zarara uğramasından korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler; size Allah’tan, Resûl’ünden ve O’nun yolunda cihaddan daha sevimli olursa, Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah, fasıklar topluluğunu hidayet etmez.”

(Tevbe, 24)

Aşağıdaki yazı Dr. Mercola‘nın sitesinden alınmıştır. Mercola’nın konuğu ise Infowars’dan Alex Jones‘dur.

Bu iki şahıs da bu ülkede yaşayıp da “Müslüman’ım” diyen güruhun hepsinden daha fazla İslâm’a yakındır. Çünkü tağutun kim olduğunu bilip ifade etmekte ve tağutu reddetmektedirler. Kendileri “tağut” lafzını kullanmamakla beraber “yeryüzünde ilahlık taslayan kişiler” olarak ifade etmektedirler.

İşte bunlar gibi insanlara İslâm davetinin ulaşması, alemlerin Rabbi olan Yüce Allah’ın da kitabındaki ana gündemin tevhid ve tağutun inkârı olduğunu anlatmak o kadar önemli ki. Rabbim bunlar gibi aklını kullanan ve gerçekleri gören kişilere hidayet etsin.

—ALINTI BAŞLANGICI—

Solid Track Record

One problem with being too far ahead of everyone else is that few believe you. For well over a decade, Jones has sounded the alarm, warning that what we’re experiencing today was coming. Oftentimes, it sounded too crazy to be true, and while he’s not been 100% correct in his prognostications, his track record is surprisingly good.

According to Jones, the reason he was aware of the existence of this “deep state” cabal was because his parents were both voracious readers of political science, science journals and information in general. So, at an early age, Jones got intrigued by books about World War I and II, Cecil Rhodes, Rhodesia and the diamond monopoly, the Roman empire and other things that happened in history.

“So, I had an understanding of real history, and the fact that the world did have elites in it, and did have ruling controlling oligarchies. Of course, I’d read ‘Brave New World,’ and ‘Brave New World Revisited’ — that was nonfiction, where Huxley explains, ‘My book from 1932 is really what I believe will happen sometime after the year 2000; this is actually our goal.’

So, you read that dystopic scientific dictatorship book from ’32, and then he explains, ‘This is really what the technocrats plan. This is what we’ve been developing and preparing.’

I’ve been on air 28 years, since I was 21 years old. And a lot of it came off as crazy, because back then, a lot of this was more academic — that they were going to set up world government. They were going to have carbon taxes …

I was on air, simply reading what they were planning to do. Now, we’re here, 20-plus years later, and they’re actually starting to implement it. We’re going from beta to operational now. And so, it sounds like I’m a prophet or something, but really, I’m not. It’s just that most people weren’t reading the stuff when it was in MIT journals, when it was more academic.

Now that it’s rolling out into operational phase, people are really starting to pay attention to what I said 10, 20, 25 years ago. There’s are viral videos … where I say what’s coming in the next 10, 20 years, but again, I’m reading from their own statements. They’re the ones that planned all this.

We’ve got Joe Biden, 15 years ago in the Senate, saying, ‘Soon you’ll have a microchip under your skin to buy and sell.’ Well, he was going and meeting at the Bilderberg group, and the Davos group, and that was their plan. And so, he knew it was coming.”

Where Did It Begin?

Jones traces the beginning of the desire for a global totalitarian regime all the way back to Plato, some 2,300 years ago, who in “The Republic” expressed the idea that the poor ought to be killed off, and a race with elite characteristics be bred.

“He’s really, the founder of what became eugenics,” Jones says. “We can’t prove that it goes all the way back to Plato. We just know that his ideas are the admitted genesis point, and where all these other systems of eugenics and human enslavement basically propagate from. He’s the progenitor.”

Fast-forwarding through history, Jones paraphrases British economist Thomas Robert Malthus, who some 300 years ago expressed the idea “We should herd the poor people into tiny apartments. We should let disease spread amongst them. We should exterminate and reduce the population, because the caring capacity of the earth has been reached.”

Going back three generations, Bill Gates’ grandfather and father were leading board members of the different eugenics and depopulation boards. The original name of Bill and Melinda Gates’ foundation, started in the mid-90s, was ‘The World Population Control Bureau.’ ~ Alex Jones

These Malthusian views continued down through Sir Francis Galton, who in the 1850s developed the theory of modern eugenics, and who postulated that computers, the science of biometrics, the discovery of the building blocks of our cells would eventually allow them to control human reproductive processes in an orderly fashion. Malthus was heavily funded by the British royal family and the Rothschilds, who together with the Rockefellers, developed most of the modern sciences.

“It was an attempt by the elites to clamp down on technology, and use it as a tool for control, not for empowerment,” Jones says. “And then, out of Galton, we get people like HG Wells and others. And so, you had two different, competing Fabian socialists — the British Empire and Cecil Rhodes, and the CFR, the Royal Round Table group management systems of the British empire — competing with what they called the German problem.

That’s why they orchestrated World War I. Hitler was in competition with them and basically adopted the eugenics program, but decided to only project it onto certain targeted minority groups. And so, Hitler was a bad son, or an offshoot of the Fabian socialist.

The eugenics movement was started in England, and by the time Hitler came to power, eugenics was accepted in most countries of the world, as [it] the set [the direction of] science. The U.S. was doing hundreds of thousands of sterilizations of not just poor minorities, but also whites who got bad report card scores …

And so, the basis of the scientific system that we live under is this Rothschild, Galton, Rockefeller eugenics based system.

Bill Gates is an operative of that. Going back three generations, his grandfather and father were leading board members of the different eugenics and depopulation boards. The original name of Bill and Melinda Gates’ foundation, started in the mid-’90s, was ‘The World Population Control Bureau.’ They changed the name in 1999 to The Bill & Melinda Gates Philanthropic Organization.

So, this is really a cult. You can argue there’s too many people in some areas, you can argue we’re getting lazy and dumb. We can argue that modern society makes us weak.

But who sets up these ultra-rich control freaks to play God and decide who lives and who dies? Now they’re moving forward with the forced injections, the GMOs, the 5G, and all of it is to render us basically sterile, sick and dying creatures. They’re involved in a mass culling operation.”

‘Elite’ Bloodlines

When asked if there are, in fact, families whose bloodlines go back thousands of years, and that a small number of these families make up the central core of this global cabal, Jones says yes, “That is absolutely what’s happening.”

“If you trace back [to] Egypt, and then Greece, and then Rome, and the fall of the Roman empire, the fall of the Byzantine empire, all of that power then was transferred to France, England and Scotland.

Those systems of control, and the ancient knowledge of science, maps of the world and [other] things we know they had that were much more accurate than what we had previously known, they then used those sciences of control that had been handed down through these bloodlines and other systems, into our modern world.

I would say that the City of London, within London, is the main power base. And that the New World Order global government — the Davos group’s ‘build back better’ Great Reset — is a modern expression of the British Empire.”

As explained by Jones, the City of London is a 1.12-square mile location in the heart of London that has its own sovereign corporate governing system. Not surprisingly, all central banks of the world have offices within the City of London. Offshoots of the City of London include the British East India Company, the Bank of England and other organizations that are privately held, yet have been bequeathed with governmental power.

“Prince Charles directly traces his lineage, and he’s written books about this, to … Vlad III Dracula1 [aka ‘The Impaler’] … a Transylvanian noble bloodline that later grew into what became the Austrian Hungarian empire. With George I and George II … couldn’t even really speak English … So, it’s a German Transylvanian ancient bloodline that is at least 1,000 years old, and it runs the New World Order.

So, when you see Prince Phillip — who also said before he died that he wants a world government, and to come back as a virus to kill 80% of the world population — and his son, Prince Charles, pushing this, you are literally seeing the House of the Dragon, that’s what Dracula means, ‘Dracul, the House of the Dragon,’ that is ruling our planet.”

Crazy Riches

While never mentioned in the popular press when discussing the richest people in the world, the Rothchild family is likely the richest by far. Ten years ago, their net worth was estimated to be around $100 trillion. Today, it could be close to $1 quadrillion. They own half of the central banks of the world. How is it possible for any family to amass that kind of wealth? Jones explains:

“What they’re doing is weaponizing monetization. They get the money up front, when it has value. They then buy up real assets. They loan it out at interest. And so, we get the debt, we get the inflation, we get our savings destroyed, [while] they take over the world.

That’s how the Rothschilds first made their money in Germany. They had little pawn shops that had red shields on them. That was their logo. That was their trademark. Rothschild means ‘red shield.’ People didn’t want to hold their gold or silver at their house. They didn’t have banks back then, only royalty had treasuries that were guarded by guards, inside fortresses.

The Rothschilds were goldsmiths, so they started writing script to people, going back to Germany about 550 years. People would bring their silver and gold, and the Rothschilds would give you script. Well, they learned they could give people more script than the actual gold and silver they were holding, and they developed the rule: Never loan out more than 10 to 1 script. That’s where paper money comes from.”

Today, that’s known as fractional reserve banking. This system is now so overleveraged, it’s a mathematical certainty that it will crash. In fact, many say it’s a miracle that it’s held together this long. This inevitable failure of the system is why they now want to move over to a carbon-based economic system, where everything on earth has a carbon cost. The new digital currency will then be tied to that carbon “value.”

As Jones explains in his book, this new system is a system based on global slavery and absolute control by a central “elite” that will live above and outside all of the laws, rules and limitations imposed on the rest of us. The new system will be one where you own nothing — not your car, your clothes, your phone or anything else. Everything will be rent or lease-based. Of course, all of these items will be owned by someone, and that will be these “elite” individuals.

The Elite Look Forward to a Post-Human World

They also want a transhumanist post-human world — in their own words — where they control the evolution of humanity itself. They foresee a future where the human body is merged with machines, so that those with the means can transcend their mortal bodies and basically live forever.

“I have read hundreds of articles that they’ve written, where they openly brag about this,” Jones says. “That’s why Elon Musk said, ‘Beware those that worship AI gods.’

He talks about the elite, that they’re going to live forever. They want a post-human world. They want Sapiens 2.0. Harari, one of the high priests of globalism at the Davos group, says that the post-human world will be here by 2047 or so, and that he looks forward to the end of humanity.

So, this is a self-appointed, control-freak, mad-scientist cult that is literally taking control of the entire human biological system, just as Monsanto and others have done with the crops.”

Predictions for the Near-Term

What’s been outlined so far is the long-term agenda. In the shorter term, the next three years or so, we’re looking at a conglomerate of intersecting manufactured crises designed to force us in that long-term direction.

As noted by Jones, they’re cutting off fossil fuels while blocking viable energy alternatives, they’re collapsing borders, devaluing currencies, they’re destroying old infrastructure — basically, they’re “destroying the industrial carrying capacity of the planet, to launch mass famine, societal degeneration and collapse, and war,” Jones says.

“Then they will pose as saviors, saying they’re going to stabilize the world with a global marshal plan of quadrillions of dollars, to bring in their Green New Deal. But first, they have to dynamite and blow up the old system.

That’s why Prince Charles, four months ago, gave that speech where he said, ‘We need a total military style mobilization, with more capital than is even existing currently on the world, to force the end of the old system, and the move to the new system.’

The new system is doubling, tripling starvation every year. [It’ll be] forced medical tyranny. A world ID tied to a social credit score. Carbon tax. And then once they’ve annihilated the grassroots economy, once they’ve bought up all the farms, once they’ve centralized things further, they will then bring in the universal basic income.

With that, they’ll be able to dictate how you live, where you can go, and that will be directly tied to your behavior. So, the entire world will be turned into a giant open air, high-tech reeducation camp, here in the near future …

People need to understand, this is very serious. And thank God for [president Jair] Bolsonaro in Brazil. Thank God for [prime minister Viktor] Orban in Hungary.

Thank God for some of the other leaders we have around the world that are popping up and calling out the Great Reset, calling out the New World Order, and explaining to people that this is a global corporate hostile takeover of the planet’s biospheres … We are, right now, segueing into that system. And it’s really up to us whether they ever actually get it into place, but they’re certainly trying.”

Cyber Attack on Power Grid Is a Very Real Possibility

One possible “false flag” operation that could push us all the closer to The Great Reset would be a cyberwarfare attack that takes out part or all of the electrical grid. This would actually be far easier to deploy than 9/11 was and this is something Schwab has warned about on several occasions — again signaling what they’re actually planning.

A cyber attack would be very easy to pull off. They could easily blame it on terrorists and no one would be able to prove otherwise. At that point, they could roll out more surveillance tech and internet IDs in the name of creating cyber security. Of course, such an event could also take out large portions of a population, as society will collapse if there’s no electricity for an extended period.

In anticipation and preparation for that eventuality, it would be wise to acquire some sort of backup power, be it a gas generator, a solar-powered generator or something else. You likely won’t be able to maintain all your creature comforts, but you’ll be able to run some necessities.

“I believe, first, they’re going to do some beta attacks, where they take out one of the three big grids in the U.S., for, say, a couple weeks, and then, use that as a power grab to get more control,” Jones says. “Then, [they’ll] slowly continue to turn off the fuel by gas prices being so high, and slowly watch society unravel.

Once they’ve beta tested this a few times, I would say, around the year 2030 or so, that’s when they would claim that terrorists detonated an EMP or something, and turn off the whole grid, and then have organized collapse and barbarism. But first, they’ve got to get their full police state in place. They’ve got to get their armored globalist reservations prepared, to be able to safely direct all of this.

So, I think they are about seven, eight years away from the real mass extermination. Or they may just roll the dice, and release some super bioweapon that’s so deadly, it kills large portions of society. And then, that itself would cause the effect of collapsing things.

But they don’t feel safe right now, in their armored bunkers in rural Canada. They don’t feel safe in Tasmania, or Kauai, Hawaii. They don’t feel safe in some of these fortresses they’ve built.

I know some of the security people that have worked in them, and seen them, and who’ve worked with some of the richest people in the world. And let me tell you, it’s even in the news, there is a race by these billionaires to build underground fortresses …

That’s why some of these billionaires are also building these floating cities. Because they are trying to position themselves for this collapse … They’re going to go to the ocean while the rest of us die.”

Join Humanity in The Great Reject

Facing off against Schwab’s Great Reset is what finance expert Catherine Austin Fitts has dubbed “The Great Reject” or “The Great Rejection.” In Financial Rebellion episode 31,2 she discussed how to fight back and “where to stash your cash in 2022.” What does Jones suggest we do?

“We need to get healthy,” he says. “We need to eat healthy. We need to meditate. We need to pray. We need to love our families, love our neighbors. And just realize that it’s going to turn out okay in the end. There’s evil in the universe. There are also forces of good, and we see that.

God works through us, and we’ve just got to trust in God, and not let them get us down with all this evil. Just keep moving forward, keep persevering, and reach out to the hopeless, speak to people and just get outside and get sunshine.

Spend time thinking about how beautiful the universe is, and realize the evil forces on this planet are not all-powerful. That’s why they want control, because they want to be all-powerful. We will transcend this together.

— ALINTI SONU —

Seccadeye Basmak – Necati Koçkesen Yazısı

“Kendini müslüman zannedenlere hayret etmemek elde değil doğrusu. Kılıçdaroğlu seccâdeye bastı diye veryansın ediyorlar. Müslümanların namaz kılacağı bir örtü yoktur. Yeryüzü müslümanlara mescid kılınmıştır. Müslüman toprağa secde ettiği halde toprak çinlenmektedir. Allah rasulünün mescidinin tabanı topraktı. Ve herkes o mescitte ayakkabıları ile geziyor ve ayakkabıları ile namaz kılıyorlardı. Kimse de sen namaz kıldığımız yere veya Allah rasulünün namaz kıldığı yere nasıl basarsın, demiyordu.

Hâa, CHP’nin kuruluş amacı dini yok etmekti zaten. Bunun için Kur’an öğretmeyi, kur’an kurslarını yasakladılar, câmilerin bir kısmını ahır, bir kısmını zahire anbarı, bir kısmını da müze yapmışlar, birçoğunu da satmışlardır. Yüzlerce âlimi ya idam etmişler veya zindanlara doldurmuşlardır. Bunu yazarken islamla hiç bir ilgisi olmayan Kılıçdaroğlu’nu savunmak için yazmıyorum. Adamların tîneti belli zaten. Seccâdeye değil Kur’an’a da basarlar.

Benim söylemek istediğim şu, seccâdeye basmak bırakın haram olmasını mekruh bile değilken ya müslüman olduğunu söyleyenlerin 20 yıldır Allah’ın hükümlerini hiçe saymalarını, Allah’ın haram kıldığı nice şeylere ruhsat vermelerini, kilise ve havra yaptırmalarını, üstelik kilise temeli atarken ve açarken bile hayırlı olsun demelerini, kilisede âyine katılmalarını, kilisede mum yakıp dilek dilemelerini, kâfir papayı ziyâret edip ayrılırken, “bize duâ edin” demelerini, “eşcinsellere de kânûnî haklarını vermemiz şarttır”, demelerini, Allah’ın bir çok hükmüne aykırı yasa ve hüküm çıkarmalarını neden gündem yapmıyorlar?

Neden onlara bu sizin yaptığınız nedir, demediler? Yâhu, bunlar bırakın haram veya mekruh olmayı küfürdür, küfür.

Kendini müslüman zannedenlerin küfür olan bir çok şeyi görmeyip de haram veya mekruh bile olmayan seccâdeye basmayı bayraklaştırmaları ne kadar da sığ bir şey değil mi?

Müslümanlar(!) İslamı bilmezlerse işte böyle uyutulurlar. Haram ve küfür olan nice şeyleri görmezler de seccâdeye basılmasını dine hakaret sayarlar.”

— Necati Koçkesen

Yüce Allah’ın hükmünü “biz de müslümanız” diyerek ayaklar altına alan, haramları helâl yapan AKAPE tağutları dururken, zaten kâfir oldukları apaçık bilinen CAHAPE tağutlarının seccadeye basmasını dert edinenlere yazıklar olsun!

Bütün bu tağutların alın birini vurun ötekine. Hiçbirinin birbirinden bir farkı yok.

Hepsinin tasması küresel efendilerinin ve en üstte de İblis (lanetullahi aleyh)’in elinde.

Oy vermenizin bir anlamı yok, demokrasi denen din bir göz boyamadan ibaret.

Sadece alemlerin Rabbi olan Allah’a kul olun. İşte ancak o zaman, kaybetmezsiniz.

“Dünya Artık Bu Nüfusu Kaldırmıyor” Mu!!!

Bill Gates, Elon Musk gibi mütref tabakadan adamlar aslında efendileri olan Rothschild Rockefeller gibi şeytanı ilah edinmiş ailelere hizmet etmektedir.

Bunların tüm amacı, ilah edindikleri İblis (lanetullahi aleyh)’in emirlerini uygulayarak ekini, nesli ve dünyayı ifsad etmek, insanları kendilerine köle etmek, insanlığı küfür ve şirk bataklığına sokmaktır.

Bunlar, dünya üzerinde ilahlık taslayan tağutların ta kendileridir.

Bugüne kadar gıda, sağlık, bilim, teknoloji, medya, siyaset, eğitim, bankacılık, sanayi gibi her alanda sahibi oldukları dev firmalar vasıtasıyla bu bozgunculuklarını başarıyla sürdürdüler.

Ancak, dünya genelinde yaşanan bir uyanış var.

Bu uyanış, plandemi bahanesiyle uygulanan dünyanın en ölümcül ilacı olan mRNA sıvıları sonucu yaşanmaya başladı.

Yüce Allah, bu tağutların nüfus azaltma (depopulasyon) tuzaklarını insanlığa bir uyanış vesilesi kıldı elhamdulillah.

Duamız tüm dünyada tağutların zulmüne dur diyen, köleliği kabul etmeyip, özgürleşmek isteyen tüm uyanmışlara Rabbimizin hidayet etmesi ve onları İslâm ile şereflendirmesi.

Hileli Seçimler

“Demokrasi” çığlıkları ile insanları kandırıp, istediği kuklayı istediği devletin başına getirir satanist çete Kabal.

Tarihte deşifre olmuş örneklerini gördüğümüz üzere seçimlere hileler karıştırır, sahibi olduğu medya üzerinden köleleştirilmiş zihinleri programlar Kabal. Farklı şeytani yöntemler ile istediği kişiyi (kuklayı) o devletin başına getirir.

Kendi iyiliğiniz için siz bu şeytani sistemin bir parçası olmayın.

Sizi şirke düşürüp İslâm’dan çıkartan demokrasi dininden uzak durun.

İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar Listesi

Aşağıdaki linkte, dünyayı ve tüm devletleri yöneten satanist pedofil çete Kabal’ın biz insanlığa karşı işlediği tüm suçları detayları ve delilleriyle bulabilirsiniz.

Bu sayfayı inceledikten sonra, aklıselim olanlar için geriye tek çare kalıyor: Tağutu inkâr edip, Allah’a iman etmek!

Bu insanlık suçlusu satanistlerin zulmünden sizi kurtarıp özgürleştirecek tek şey Allah’ın ipidir. O’na sımsıkı tutunmak için tevhid’i öğrenip, tevhid’i yaşayın.

Unutmayın ki bu satanist çeteyi ve onun her ülkede mevcut olan yönetici/elit kuklalarını, yani tağutları, inkâr etmeden İslâm’a girmeniz mümkün değildir.

STOP WORLD CONTROL – Crimes Against Humanity (LINK)

Elektrik Evren ve Ücretsiz Enerji

Bu muhteşem kâinatın yaratıcısı, bu mükemmel düzenin sahibi Yüce Allah’a sonsuz hamdolsun.

Rabbimiz, biz kullarının faydalanabilmesi için, ücretsiz bir şekilde her yerden ulaşılabilecek sınırsız enerjiyi kâinatın dokusuna, elektrik enerjisi şeklinde işlemiş.

Ancak, İblis lanetullahi aleyh’in arkadaşları, İblis’in emirerleri olan küresel satanist çete Kabal tağutları, bin yıllar önceki antik medeniyetlerinin sahip olduğu bu ilmi tarihin karanlık sayfalarına gömüp hapsettiler. Ta ki, “modern insanı” enerji kozu ile daha da sömürüp, daha da fakirleştirip, daha da kendilerine muhtaç hâle getirip, daha da köleleştirebilsinler diye. Yeryüzünde daha da fazla ilahlık taslayıp, tağutlaşabilsinler diye.

Ancak az kaldı. Yüce Allah’ın izniyle, ruhunu şeytana satmamış, ahlâklı bilim insanları evrenin dokusundaki bu sınırsız enerjiyi insanlığın hizmetine sunmak için var gücüyle çalışıyor. Belki de insanlık tarihinin en büyük bilim insanı olan (Einstein gelmesin aklınıza, onun Kabal’ın bilimine hizmet eden teorileri çoktan çöplük oldu), ancak bütün çalışmalarına küresel şeytani çete tarafından el konulup, karanlık odalar içine saklanan Nikola Tesla‘nın varisi bu bilim insanlarının yolları açık olsun.

Neden mi “Lailaheillallah” demeliyiz? İşte en büyük nedenlerden biri: insanlığın düşmanı, Şeytan’ın arkadaşı olan tüm bu tağutları reddetmek, onlardan ictinab etmek ve bu insi şeytan tağutlara kölelik etmeyi kabul etmeyip, kulluğumuzu sadece kulluğun tek sahibi olan Yüce Allah’a yapmak için!

“Elektrik gücü her yerde sınırsız miktarda mevcuttur ve dünyadaki bütün makineleri; kömür, petrol, doğalgaz ya da diğer yakıtlara ihtiyaç olmadan, bu güç çalıştırabilir.”

– Nikola Tesla

Deprem – Neden İbret Almıyoruz?

Necati Koçkesen Hoca’dan çok önemli nasihatler. Okumanızı öneririm. Bold ve büyük harflerle yapılan vurgular bana ait.

— Alıntı Başı —

NEDEN İBRET ALMIYORUZ?

Bu dünyanın bir imtihan dünyası, mihnet ve meşakket yeri olduğunu hep söyleriz. Söyleriz söylemesinede, belâ ve musibetler geldiğinde o belâ ve musibetlerin neden gelmiş olabileceğini düşünerek küfürlerimiz, şirklerimiz, hatalarımız, günahlarımız ve isyanlarımızla hiç yüzleşmeyiz. Her belâ ve musibet kâfire ve Müslümanların günahkârlarına hem cezâ hem ders çıkarılacak bir ibret olarak gelmesine rağmen, kâfir ve müşrikler Allah’ın gücünü gördükleri halde (o belâ ve musibetlerin kalkmasından sonra) ne küfürlerinden ne de şirklerinden vazgeçmiyorlar. Müslümanların günahkârları da belâ ve musibetlerle karşı karşıya kaldıklarında Allah’a yalvarıyorlar, “Allah’ım yardım et!” diyorlar, “Allah’tan geldi ne yapalım”, diyorlar ama bir adım ötesine gidipte, Allah’tan geldi de neden geldi? Acebâ bizim isyanlarımız ve günahlarımız sebebi ile mi geldi? Eğer evetse, hangi günah ve taşkınlıklarımız sebebi ile geldi?” deyip günahlarını hatırlayıp tevbe ederek kendilerini düzeltme yollarına gitmiyorlar. Belâ ve musibetlerden kurtulduklarında ve yine rahata erdiklerinde aynı eski hayatlarına dönüyorlar. Aynı haramları işlemeye, aynı taşkınlıklarda bulunmaya devam ediyorlar. Halbuki aşağıdaki ayeti belki hergün belki yılda bir iki defa okuruz:

وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِنَ الْاَمْوَالِ وَالْاَنْفُسِ وَالثَّمَرَاتِؕ وَبَشِّرِ الصَّابِرٖينَۙ

“Andolsun ki sizleri biraz korku, biraz açlık, mallardan, canlardan ve meyvelerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!” (Bakara; 155)

Evet, Allah bizler güvende iken bazen üzerimize düşman göndererek veya çeşitli âfetlerle bizi korkutarak imtihan eder, bazen bollukta olduğumuz bir zamanda kıtlık vererek açlıkla imtihan eder, bazen de işte böyle depremlerle mallarımızdan, canlarımızdan meyvelerimizden eksiltmekle imtihan eder. Fakat âyetin sonu “Sabredenleri müjdele!” diyerek bitiyor.

Peki sabır nasıl gösterilecek? Bunu da yüce Allah yine kendisi cevaplıyor ve buyuruyor ki:

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اسْتَعٖينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِؕ اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِرٖينَ

“Ey iman edenler! Sabır ve namazla yardım dileyin. Şüphesiz Allah sabredenlerin yanındadır.” (Bakara; 153)

Bu âyet bize belâ ve musibet anlarında şöyle yapmamızı tavsiye ediyor; belâ ve musibetlerle karşı karşıya geldiğimizde önce sünnete uygun bir abdest alacağız, sonra güzelce iki veya dört veya daha fazla rek’at namaz kılarak günahlarımızdan af dileyeceğiz, sonra da isyan etmeden, hayrın da şerrin de Allah’tan olduğuna îman ederek sabredeceğiz ve o belâ ve musibetleri kaldırması için yine Allah’a ilticâ edeceğiz ve diyeceğiz ki:

“Yâ Rabbi, eğer bu belâ ve musibetleri sana karşı işlediğimiz günahlardan, taşkınlıklarımızdan dolayı vermiş isen affını diliyoruz. Günahlarımız için tevbe ediyoruz. Yâ Rab, günahlarımızın ve isyanlarımızın farkına vardık, bu günah ve isyanlarımızla seni ne kadar gadaplandırdığımızı gördük. Allah’ım, bundan sonra aynı günahları işlememek için gayret sarfedecek ve sâlihlerden olmaya çalışacağız. Yâ Rab, bu belâyı veren sensin kaldıracak olan da sensin. Bize sabretme gücü ver ve bu belâ ve musibetlerden kurtulmamız için bize yardım et!”

İşte böyle teslimiyet gösterenleri Allah bizlere şöyle resmediyor:

اَلَّذٖينَ اِذَٓا اَصَابَتْهُمْ مُصٖيبَةٌۙ قَالُٓوا اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَؕ

“Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde, “Doğrusu biz Allah’a aidiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz” derler.” (Bakara; 156)

Peki, belâ ve musibetler geldiğinde günahlardan tevbe edip isyan etmeden sabredilirse ve yine Allah’a ilticâ edilirse ne olur? O zaman musîbetler rahmete, cezâlar da mağfirete dönüşür. Tıpkı şu âyette belirtildiği gibi:

اُو۬لٰٓئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُهْتَدُونَ

“İşte rablerinin lütufları ve rahmeti bunlar içindir ve işte doğru yola ulaşmış olanlar da bunlardır.” (Bakara; 157)

Bu âyetlerden şunu anlıyoruz ki, başımıza gelen her musibetten sonra, Allah’tan o musibetlerin kalkmasını istemeden önce evvelâ o güne kadar işlemiş olduğumuz günahlarımızdan döneceğiz, tevbe edeceğiz, sonra da Allah’tan istenilmesi gerekenleri isteyeceğiz. Bunun böyle olması gerektiğini şu âyet bize gayet açık bir şekilde beyan ediyor:

وَمَا كَانَ قَوْلَهُمْ اِلَّٓا اَنْ قَالُوا رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَاِسْرَافَنَا فٖٓي اَمْرِنَا وَثَبِّتْ اَقْدَامَنَا وَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرٖينَ

“(Başlarına gelen sıkıntılarda) sadece şöyle söylemekle yetindiler: “Rabbimiz! Günahlarımızı ve işlerimizde var olan aşırılıklarımızı bağışla! Ayaklarımızı sabit kıl! Kâfirler topluluğuna karşı bize yardımcı ol.” (Âl-i İmran: 147)

Unutmayalım ki, Allah bu âyetleri ile (bu belâ ve musibetleri ile) kullarına hem ceza verir hem onları îkaz eder hem de günahlarının farkına vararak tevbe etmelerini ister. Eğer onlar bu belâ ve musibetlerden alınması gereken dersleri alır Allah’a rucû ederlerse, Allah onları affeder, onlara belki daha hayırlısını verir. Nitekim Kur’an’da Eyyüb aleyhisselamın kıssası bunun için anlatılır. O, çok şiddetli hastalıklara müptela olmasına, bütün malını ve evlatlarını kaybetmesine rağmen sabretmiş, Allah’ı hamdetmeye ve O’na şükretmeye devam etmişti. Allah da bunun sonucunda onun hastalıklarına şifâ verdiği gibi bütün malını ve ehlini de bir misli ile ona iâde etmişti. Şu âyet bunu anlatmaktadır:

فَاسْتَجَبْنَا لَهُ فَكَشَفْنَا مَا بِهٖ مِنْ ضُرٍّ وَاٰتَيْنَاهُ اَهْلَهُ وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ رَحْمَةً مِنْ عِنْدِنَا وَذِكْرٰى لِلْعَابِدٖينَ

“Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için bir hâtırâ olmak üzere O’nun duâsını kabûl ettik. Kendisinde dert ve sıkıntı olarak ne varsa giderdik ve O’na âile efrâdını, ayrıca bunlarla birlikte bir mislini daha verdik.” (el-Enbiyâ, 84)

Bilelim ki, Kur’an’da anlatılan kıssalar sırf hikâye olsun diye anlatılmaz. İster Firavun ve Nemrut gibi kâfirlerin kıssaları olsun ister Eyyüb, İbrâhim ve daha nice peygamberlerin kıssaları olsun, ibret alınsın ve ders çıkarılsın, kâfirler ve tâgutlar küfür ve tuğyanlarından vazgeçsinler, mü’minler de hem onlardan hem de peygamberlerin kıssalarından dersler çıkarsınlar da küfre ve tuğyana sapmasınlar, peygamberler gibi sabretsinler ve onlar gibi Allah’a kulluğa devam etsinler.

Peki, belâ ve musibetlerden yeteri kadar dersler çıkarıp kendimizi düzeltiyor muyuz? Bu soruya maalesef olumlu bir cevap veremiyoruz. Belâ ve musibete uğratılanlardan belki birkaçı dersler çıkarıyorlardır ama insanların geneli maalesef bu durumda değildirler. Nice insan ne günahlarını ne Allah’ı hiç aklına getirmiyor da sebeplerle uğraşıyor. Yani şu olmasaydı şu olmazdı, diyorlar. Peki o sebepleri yaratan kim? Sebepleri görüp de müsebbibi görmezsek olur mu? Dikkat edilirse koca koca profesörler şurda şu kadar fay var, burda şu kadar fay kırılabilir diyorlar da Allah’ı hiç akıllarına getirmiyorlar (Blogcunun notu: çünkü günümüz bilim insanlarının çoğunluğu “bilim dinine” mensup, akla ve bilime tapan, Dünya’yı yöneten satanist elitler çetesi Kabal’a bilerek ya da bilmeden hizmet etmekte olan, bilim putperesti ateistlerdir). O fayları oluşturanın da, vakti, saati ve saniyesi geldiğinde o fayları kıranın da Allah olduğunu, Allah’ın her şeye gücünün yeteceğini ve her işinin de bir hikmete binâen olduğunu hiç görmüyorlar.

Unutmayalım, belâ musibet ânında Allah’a dua eder ondan yardım istersek ve fakat belâ ve musibetlerden kurtulduğumuzda yine eski halimize dönersek bilelim ki belâ ve musibetlerin daha şiddetlileri gelecek, daha fazla yakacak, yıkacak, öldürecek ve helak edecektir. Nitekim Gölcük depremi oldu hiç ibret almadık. O bölgedekiler depremden önceki durumlarında olduğu gibi haddi aşmaya, küfür, nifak ve şirklerinde devam etmeye, mü’minlerin günahkarları da günah işlemeye, haram helal demeyip kazanmaya ve yemeye, bir sürü fısk işleyerek eğlenmeye, kul haklarını gasp etmeye devam ediyorlar. Adapazarı depreminde öyle oldu, Düzce depreminde öyle oldu, Van depreminde öyle oldu, Elazığ depreminde de öyle oldu. Şimdi bu depremler de böyle olmasın.

Alınması gereken dersleri alalım ve kendimizi düzeltelim. KÜFÜRDEN, ŞİRKTEN UZAK DURALIM. TAĞUTLARI ve TÂĞUTİ DÜZENLERİ DESTEKLEMEKTEN VAZGEÇELİM. Bu dünyanın geçici olduğunu, gerçek hayatımızın öbür tarafta olacağını aklımızdan çıkarmayalım ve Allah’a hakkıyla kulluk yapalım. Şâyet böyle yapmazsak belâ ve musibetlerin daha büyükleri gelecek ve onlar belki de kazıyıcı olacak, toptan helak edecektir.

Allah bizleri basiret sahibi olanlardan, günah ve isyanlarının farkına varıp onlardan rucû edenlerden eylesin.

—Alıntı Sonu—

Allahumme amin, allahumme amin, allahumme amin velhamdulillahi Rabbil alemin.