Pfizer ArGe Müdürü’nden BOMBA Gizli Kamera Video’su

Gündeme şimdiye kadar anlattıklarımızı bir defa daha doğrulayacak bomba gibi bir video düştü.

Gizli bir şekilde çalışan gazeteciler (Project Veritas ekibi), Pfizer‘in Stratejik Operasyonlar ve mRNA Bilimsel Planlama Araştırma Geliştirme Müdürü Jordan Trishton Walker ile birden fazla yerde gerçekleştirdikleri sohbetlerde, gizli kamera ile çekim yaparak Pfizer yetkilisinin inanılmaz itiraflarını tüm dünyaya duyurdu. Elbette Pfizer müdürünün söylediği “bana söz ver bunları kimseye anlatmayacaksın” sözlerine rağmen =)

10 dakikalık kısa haberde de göreceğiniz üzere, ahlâk ve vicdan yoksunu, satılmış bilim insanlarına nizami bir örnek sunan Pfizer Arge Müdürü şunları anlatıyor:

  1. “Önceden “aşı” geliştirebilmek adına virüsü alıp laboratuvarda maymunlar üzerinden mutasyona uğratıyoruz. Tabi bu çok tehlikeli bir iş. İnsanlığın başına bela olabilecek yeni mutasyonlara da sebep olabiliriz. Hiç kimse bir farma (ilaç) şirketinin lanet olasıca virüslerle oynamasını istemez. O yüzden gizli davranmamız gerekiyor. İnsanlara bunu söylemiyoruz çünkü hoşlarına gitmeyecektir.”
  2. “Bir çeşit “Gain of Function” çalışması yürütüyoruz. Biz buna “Directed Evolution” diyoruz. Zaten Wuhan’da çıkan ilk virüs de oradaki araştırma laboratuvarının yürüttüğü Gain of Function çalışmaları sonucu ortaya çıkarılmıştı.” (Not 1: Gain of Function demek mikroorganizmaların (bakteri, virüs vb) laboratuvar ortamında genlerinin modifiye edilerek belli özellikler eklenmesi, yani bir çeşit “biyolojik silah” üretme yöntemi demek)(Not 2: Pfizer müdürü doğrudan Gain of Function demiyor çünkü yakın geçmişe kadar bu çalışmalar yasal değildi, sonra ne hikmetse serbest bırakıldı ardından da Covid yalandemisi baş gösterdi! Gain of Function hakkında bilim dünyası asla fikir birliği içinde değil ve pek çok bilim insanı bu çalışmanın asla yapılmaması gerektipğini savunuyor çünkü biyolojik silah üretmenin en etkin yolu Gain of Function araştırmaları. Pfizer yetkilisi Gain of Function’a çok benzer bir çalışma yürüttüklerini ve ismine Directed Evolution dediklerini söylüyor.)
  3. “Devlet yetkilileri için bizim firma “döner kapı” gibi.” (Açıklama: eski devlet görevlilerinin çalıştıkları dönemde iş yürüttükleri özel firmalarca işe alınmasına İngilizce’de “döner kapı” deniyor.)
  4. “Devlette çalıştıkları dönemde bizim çıkardığımız ilaçları, aşıları regüle etmekle görevli olan devlet yetkilileri emekli olduklarında bizim firmamızda işe girebilmek adına bize zarar verecek kararlar vermiyorlar devlette görevlilerken.” (İşte bu tam olarak Devletimin Bana Söylediği Yalanlar ile ilgili. Devlet Big Pharma el ele, hep birlikte ceplerini doldurmaya. Arada vatandaşın sağlığı bozulmuş, kanser olmuş, kalp krizi geçirip ölmüş umurlarında mı!? Devletler-Big Pharma ortaklığı ve işbirliği hakkında daha detaylı bilgi için Dr. Bekir Tok’un “Tıbbın İfsadı” ve Soner Yalçın’ın “Kara Kutu” adlı kitaplarını okuyun. Devletlerin ilaçları test etme ve onaylamakla görevlendirdiği yetkililer ilaç endüstrisi tarafından satın alınmış kişiler oldukları için asla ilaç firmaları aleyhine karar vermezler. Çünkü bu ahlaksız ve vicdansız insanların tek derdi ceplerini daha fazla doldurmaktır.)
  5. “Açıkçası bu durum (devlet-big pharma işbirliği) endüstri için harika bir durum. Ama Amerika’nın geri kalan halkı için ise kötü bir durum.”
  6. “Covid bizim için büyük bir ‘cash cow’ (süt veren inek: yani para kazanmamızı sağlayan bir kapı) ve bir süre öyle olmaya da devam edecek.”

Ahlâklı, vicdanlı ve bağımsız bilim insanı Dr. Robert Malone’un Pfizer müdürü hakkındaki yorumu:

“Bu kişi ahlâki pusuladan tamamen yoksun görünüyor. Yaptığı iş ve bunun insanlar üzerine etkileri konusunda aşırı gururlu, kibirli ve olgunlaşmamış görünüyor. Eğer küresel halk sağlığını etkileyecek kararlar alan, çalışmalar yürüten ve ilaçlar/aşılar çıkaran Pfizer’de çalışanların kalitesi bu kişi gibi ise bu tamamen yozlaşmış (corrupt) bir firmadır.”

YouTube kendisinden tam da beklenen şekilde video’yu yayından kaldırmış. Alternatif olarak aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:

VIDEO İÇİN ALTTAKİ LİNKİ TIKLAYIN:

“Kaufman Rastlantı Enstitüsü” (İronik Video İçerir)

Yüksek dozda ironi içeren 2 dakikalık reklam filmi. 

Reklam metninin bir kısmının çevirisi aşağıda:

— ÇEVİRİ BAŞLANGICI —

“Siz ya da bir sevdiğiniz tıbbi bir rastlantıdan mı muzdarip?

Biliyoruz ki günümüzde ölümlerin birincil sebebi “rastlantı”dır.

Bilimin hızında harekete geçmek istiyorsak, “sebepleri” araştırmaya vakit yoktur.

Biz, Kaufman Rastlantı Enstitüsü olarak yaşadığınız sağlık problemlerinin sebebinin vurulduğunuz aşılar ya da aldığınız ilaçlar olup olmadığını sorgulamayız. 

Biliriz ki günümüzde yaşanan aşağıdaki hastalıkların sebebi sadece “tesadüf”tür.

– Myokardit (kalp kası iltihabı)

– Kan pıhtıları

– Kalp aritmisi

– Felç

– Kalp krizi

– Manyetik deri

– Nefes almada güçlük

– Tüm vücudu saran kabartılar ve yanma hissi

– Havale

– Böbrek yetmezliği

– Hafıza kaybı

– Kanser

– Ani ölüm

ve çok çok daha fazlası.

Rastlantınıza gereken önemi gösterin ve Kaufman Rastlantı Enstitüsüne gelin.

Doktorlarımız, kulağa bilimselmiş gibi gelen açıklamalarla, yaşadığınız rastlantıların olduğunuz aşılarla bağlantısı bulunmadığını gösteren raporları size verecek. 

Böylece aşı karşıtı arkadaşlarınıza gururla gösterebilirsiniz.

Kaufman. Çünkü rastlantılar olur. Hem de hemen her zaman.”

— ÇEVİRİ SONU —

REKLAM FİLMİ:

Kabal’ın Yeni Pandemi Hedefi: 2025 SEERS

Tüm insanlığı köleleştirecek “Tek Dünya Devleti” projesi sahibi Kabal’ın, bu amacını gerçekleştirebilmek için birden fazla Yalandemi’ye ihtiyacı olacak.

Onlar çoktan hazırlıklarını yapmışlar. Tıpkı Covid tiyatrosu öncesi ortaya koydukları “Event 201” toplantısı gibi; sıraya koydukları yeni Plandemi için de provayı yapmışlar.

Gates Vakfı, WHO (DSÖ), Johns Hopkins gibi Kabal kuklalarının 23 Ekim 2022’de düzenlediği provanın adı ise “Catastrophic Contagion” (Felâket Bulaşma). Aşağıda bu provaya ait 2 dakikalık bir özeti görebilirsiniz:

Unutmayın, en tehlikeli pandemi “KORKU PANDEMİSİ”dir.

Amaçladıkları da bu zaten. Ortaya koyacakları tiyatroları, bir psikolojik manipülasyon tekniği olan “Predictive Programming” ile halklara önceden haber vererek; “yeni pandemi gelecek, haberiniz olsun” mesajı vermek. Bu sayede, proje için düğmeye bastıklarında, toplumun yapılan propagandaları daha kolay kabullenmesini sağlamak.

İblis (lanetullahi aleyh) tapıcısı Kabal’dan ve onun rezil tuzaklarından korkmayın. Bu tuzaklara aldanmayın da.

Bu sefer hedeflerinde genç nüfus varmış. Covid’de yaşlıları ortadan kaldırmaya çalıştılar. 2025 pandemisinde ise SEERS (Severe Epidemic Enterovirus Respiratory Syndrome) dedikleri bir çeşit genetiği değiştirilmiş Enterovirüs ile genç nüfusu hedefleyip; o mucizevi(!) toksik sıvılarını (aşılarını) doğrudan çocuklara yapmaya çalışacaklar.

Daha çok yaşlı nüfusu etkileyen Covid’le yeni nesillere çok el uzatamadılar. Seers’le hedef yeni nesilleri öldürüp, kısırlaştırmak olacak.

Elbette Yüce Allah dilemezse bu kâfir tağutların tuzaklarını yerle bir eder. Bunun için dua ederiz. Ancak ahir zamanda müstekbir tağutlardan gelecek her türlü şeytanlığa karşı da uyanık olmalıyız.

Bize Allah yeter, O ne güzel vekildir!

“Bilime Güvenin”(!)

Bir ilave daha olacak karikatüre: “Politika”nın tasmasını tutan “KABAL = Küresel Satanist Aristokratlar Çetesi”.

Bizlere “Bilime güvenin, bilimi takip edin” dediklerinde aslında “Şeytan’a güvenin/Şeytan’ı takip edin” demiş oluyorlar.

Çünkü “Bilim” derken kastettikleri, Kabal tarafından fonlanan “ana akım bilim = satılmış bilim = şeytanın bilimi”

O yüzden kendi söylemlerine uymayan bağımsız/kendileri tarafından fonlanmamış bilim insanlarının seslerini “aman kimsecikler duymasın” diye; dünya tarihinde daha önce görülmemiş sansürlemelere ve itibarsızlaştırma propagandalarına başvuruyorlar ya!

“Devletimin Bana Söylediği Yalanlar”

“Devletimin Bana Söylediği Yalanlar ve Gelmekte Olan Daha İyi Bir Gelecek”

mRNA platform teknolojisi mucidi Dr. Robert Malone’un kitabı. 

Küresel Satanist çete Kabal’ın ve onların kuklaları olan küresel devletlerin yalanlarını, kara propagandalarını, beyin yıkama ve köleleştirme faaliyetlerini ifşa etmekten korkmayan bağımsız, tarafsız, ahlâklı ve vicdanlı bir bilim insanı.

Rabbim o ve onun gibi ahlaklı ve vicdanlı insanlara, doğruları söylemekten, haksızlığa karşı çıkmaktan korkmayan insanlara hidayet etsin. 

“Devlet” denilen müstekbir tağutların hakikatını ifşa etmeye başladıkları için, aslında İslâm’a çok yakınlar. 

Hatta belki de, kendini İslâm’a nispet eden ancak “tağut”un t’sinden bile haberi olmayan bu ülkenin insanlarından çok daha fazla yakınlar. 

Kurtuluşun Yolu: Tağutları İnkâr ve Tağuttan İctinab

Malone’a göre, şeytani Kabal çetesine karşı en büyük avantajımız bizim onlardan çok daha fazla sayıda olmamız. Sayıca üstünlüğümüzü onların sömürü düzenine karşı bir kalkana çevirebilmemizin yolu ise “paralel” yapılar oluşturmaktan geçiyor.

“Küresel tağut devletlerin” bize sunduğu ve yakın bir gelecekte “iyi/uslu/söz dinleyen” vatandaş olma şartına bağlayacağı her türlü hizmet için (eğitim, sağlık, gıda, finans, haber alma vb) “paralel” yapılar kurmak ve bu tağutların getireceği Dijital Kimlik, CBDC, sosyal kredi skoru gibi köleleştirici projelerin pençesinden kurtulmak.

Peki, alemlerin Rabbi Allah azze ve celle de bizi buna çağırmıyor mu zaten?

İnsanlığa zulmeden, insanlığı iliklerine kadar sömüren tüm şeytani tağutlara “la” deyip, onların hepsini inkâr edip, hepsinden ictinab etmeyi, katında geçerli tek din olan İslâm’a girişin şartı koşmuyor mu?

O zaman, insanlığın kurtuluşu, bağımsızlığı, huzuru ve emniyeti için tek çarenin, tek çözümün İslâm olduğu güneş kadar açık bir gerçek değil mi?

İşte bu düşünceleri yüzünden diyorum ki; bu doktor ve benzerleri Allah’ın (cc) dinine bu ülkeden yaşayanların çoğundan daha yakın.

Bu ülkede yaşayanların çoğu, Yüce Allah’a isyan/küfür üzere kurulmuş ve satanist küresel çeteye itaat etmeyi şiar edinmiş devleti “kurtarıcı” olarak görme düşüncesindeyken; aslında reddetmeleri gerekeni (tağutu) bağırlarına basmış oluyorlar. Üstelik, devletin bekâsı için dualar ederek trajikomik tablolar çiziyorlar.

Dünya ise uyanışta. Kabal’ın bâtıl milliyetçilik ideolojileri ile kurdurttuğu devletlerin aslında halklara değil, dünyadaki tüm kapitalin sahibi bir avuç satanist elite hizmet ettiğinin farkında. Farkına varmakla yetinmiyor, ses çıkarıyor ve bu gidişe dur demek için çalışmalar yapıyorlar.

Biz uykudan ne zaman uyanacağız acaba??

Toksik mRNA Gen Terapisinde Grafen Oksit

(Bu yazı 13 Eylül 2021 tarihinde yayınlanmıştır.)

mRNA zehirlerinde grafen oksit mevcuttur. Pfizer ve Moderna aşı içeriğinde listelemese de aşağıdaki Türkçe altyazılı video’da eski Pfizer çalışanı kanıtlarıyla bu aşılarda %100 kesinlikle ve tartışmasız bir şekilde, insanlar için SON DERECE TOKSİK olan GRAFEN OKSİT bulunduğunu açıklıyor.

Toksik mRNA Enjeksiyonlarında Grafen Oksit Olduğunun Kanıtı (TÜRKÇE ALTYAZILI 20 DAKİKALIK VİDEO LİNKİ)

Peki neden? Dünyanın tepesindeki şeytana tapan küresel elitlerin amacı: DEPOPULASYON. Nüfus azaltmak. Kendi fikirlerince çok kalabalık olduğu için yaşanmaz hâle gelmiş dünyayı, insanları “çaktırmadan öldürerek” rahatlatmak(!).

Bunu nasıl başaracaklar? İnsanları, dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş devletler arası, şirketler arası bir propaganda kampanyasıyla, satılmış sözde bilim insanları aracılığı ile KORKUTARAK!

Öldürücülük oranı gripten farklı olmayan bir virüsten, beyin yıkanması sonucu ölesiye korkan insan; elbette içinde ne olduğunu bile bilmediği aşılara seve seve ve koşa koşa sarılır. Hatta kendisine anlatılınca “olsun virüsten ölmeyeyim de aşıdan öleyim” deme gafletine düşer. Gerçekten var çevremizde böyle insanlar.

Grafen oksit elektriksel iletkenliği çok yüksek olan bir madde. Nüfus azaltma haricinde bu insi şeytanların bir diğer planları, yine satanist Elon Musk’la el ele 5G uyduları aracılığıyla TRANSHUMANİZM’i de gerçekleştirmek. Yani grafen oksit sebebiyle henüz ölmeyen insanları da yapay zekâ ile yönetilen kölelere dönüştürmek.

Şimdi neden hatırlatma dozları (booster shot’lar) gündeme geliyor sanıyorsunuz? Vücutlardaki grafen oksit miktarını yavaş yavaş arttırarak öldürme ve köleleştirme deneylerini canlı yayında, kandırdıkları koyunlar (insanlığın büyük çoğunluğu oluyor bu grup maalesef) üzerinde gerçekleştiriyorlar.

Bu BİYOLOJİK SİLAH KİMYASAL ZEHRİNİ henüz almadıysanız sizi tebrik ediyorum akıllılığınızdan ötürü. Şeytanlara karşı direnmeye devam.

Bir doz olduysanız ve ondan sonra UYANDIYSANIZ; size zorlanacak ek dozları asla yaptırmayın. Her yeni dozda kanınızda dolaşan grafen oksit miktarı artacak. Vücuttaki en güçlü antioksidan madde olan glutatyon üretiminde kullanılan NAC (n asetil sistein) kullanın, ya da direkt glutatyon alın damar yoluyla. Uzmanlar bu sayede grafen oksitin elimine edilebileceğini düşünüyorlar.

Cehaletin sonucu, aldanmaktır, şeytana uymaktır. Aklınızı kullanın, araştırın sorgulayın. Küresel çetenin hiçbir dediğine inanmayın.

“Ey iman edenler! Fasık biri size bir haber getirdiğinde, onu (iyice araştırıp doğru olup olmadığını) açıklığa kavuşturun. Ta ki bilmeden bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmayasınız.”

(49/Hucurât,6)

Noah Yuval Harari İnsi Şeytanı

Birleşmiş Milletler (UN) ve Dünya Ekonomik Forumu (WEF) şeytani örgütlerinin baş sözcülerinden Noah Yuval Harari denen şeytan hizmetkârının konuşmalarından seçme cümleler:


1. “Hür irade çağı sona erdi.”
2. “İnsanların çoğu işe yaramaz.”
3. “İnsanlar artık “hack”lenebilecektir. (düşünceleri, davranışları manipüle edilebilecek)”
4. “İnsanlar Yapay Zeka tarafından yönetilecek.”
5. “Yapay zeka size kiminle evleneceğinizi söyleyecek.


Gördüğünüz üzere şu anda dünyaya hükmetmekte olan küresel şeytani çete Kabal, açık açık bizimle ilgili planlarını söylüyorlar.

Bizler de hâlâ bu şeytani çete Kabal’ın kontrolündeki devletlerin, örgütlerin her dediğine uyuyor, çok iyi söz dinleyen koyunlar gibi davranıyoruz. Tam da Şeytan’ın (lanetullahi aleyh) istediği gibi!

– Ölümcül virüs var kolları açın, sizi korumak için DNA’nızı değiştirecek aşıları saplayacağız diyorlar; hemen sıraya giriyoruz ilk biz “aşı” olalım diye.

– Size daha hızlı beyin yıkayıcı video/film/müzik vb. izlemeniz için 5G’yi getiriyoruz diyorlar; hepimiz hemen 5G’li telefonlara geçmeye koşuşuyoruz.

– Küresel iklim krizi var, büyükbaşları öldürün size yapay et ve böcek yedireceğiz diyorlar; hayvanlarımıza bir anda aşı kampanyaları ile saldırmalarına müsaade ediyor, yapay et ve böcekler için caizdir fetvaları veriyoruz.

– Bakın siz kendi kendinizi yönetiyorsunuz bir sürü siyasi parti var istediğinizi seçip başınıza yönetici getirin (yani “demokrasi var”) diyorlar; biz de acaba hangi partiye oy versek, benim oyum çok kıymetli ve kutsal hemen oy vermeye gideyim gibi boş zanlara kapılıyoruz. Bütün devlet yöneticilerinin aslında bu şeytanların avucunun içinde olduğunun, DEMOKRASİnin bizleri uyutmak için bir İLLÜZYONdan ibaret olduğunun ve en önemlisi DEMOKRASİnin Allah azze ve celle’ye ŞİRK KOŞMAK olduğunun farkına bile varmadan.

İnsanlık gerçekten de yolunu kaybetmiş, şeytanlar nereye çekerse o yöne sürüklenir hâle gelmiş durumda.

Bundan kurtuluşun yolu bu şeytanlara değil, sadece alemlerin Rabbi Allah azze ve celle’ye kulluk etmek. Yani kelimenin tam anlamıyla Tevhid’i yaşamak. Ah bir anlayabilsek!

Rusya-Ukrayna ve Küresel (!) Türkiye

Milyonuncu baskı olabilir ama bir daha söylüyorum: Ana akım medyada anlatılan şeylere i-nan-ma-yın!

Rusya-Ukrayna savaşı aslında, dünyayı yöneten Satanist Kabal’ın kurmak üzere kolları sıvadığı “Yeni Dünya Düzeni”nde; Rusya-Çin’in mi, yoksa ABD-Avrupa’nın mı söz sahibi olacağına dair bir aristokratlar tepişmesidir, bir paylaşım savaşıdır. Tıpkı diğer dünya savaşları gibi.

ABD, Avrupa ve Ukrayna (NATO) bir tarafken; Rusya, Çin, Hindistan (BRICS) diğer taraftır bu fillerin tepişmesinde.

Hangi şer odağına yaranacağını bilemeyen Türkiye ise “tarafsız denge politikası” dediği; “çevir kazı yanmasın” bir siyaset izlemektedir bu süreçte.

Ee ne de olsa, Yeni Dünya Düzeni’nin yöneticisi olabilme savaşında hangi taraf galip gelirse, Türkiye de onun emrine hazır ve amade olacaktır. O yüzden, şimdiden taraf tutmak, gelecekteki çıkarlar açısından hiç mantıklı görünmemektedir.

Türkiye’nin zaten çoktan Yeni Dünya Düzeni’ne satılmış olduğunu aşağıdaki belirtilerden  anlamayanlar var ise, gerçek bir uyanışa henüz çok ama çok uzak olduklarını farkederler umarım.

  • Plandemi sürecinde küresel çete Kabal’ın tüm emirleri bu ülkede harfiyen uygulandı. İnsanların temel hak ve hürriyetlerini ellerinden almaya ve insanları diktatörlük/kölelik düzenine alıştırmaya yönelik bu uygulamalar (maske, mesafe, ev hapisleri, sokağa çıkma yasakları, deneysel gen terapilerine baskı, zorlama ve tehditler yoluyla kobay edilmeler) tamamen Türkiye Cumhuriyeti elleriyle halkına uygulandı. Devlet kendi yazdığı anayasayı delik deşik ederek vatandaşın bütün temel hak ve hürriyetlerini ihlâl etti.

Bu devletin tasmasının küresel satanistler grubunun elinde olduğunun en açık delili budur.

T.C.: “her alanda huzurla hayatımızı sürdürebilmemiz, hepimizin aşı olmasına ve aşılarını tamamlamasına bağlıdır”

Meali: “Ey halk. Siz bu deneysel gen terapilerine kobay olun ki, ne kadar iyi söz dinlediğimizi gören Kabal çetesi, kuracakları yeni düzende ülkemizi de es geçmesinler, yüksek lütufları ile bizleri de nimetlendirip huzurumuzu bozmasınlar.”

Satanist Kabal çetesinin yayınladığı The Economist dergisinin Mart 2020 sayısının kapağı. Başlık “Herşey Kontrol Altında: Büyük devlet, özgürlük ve virüs” diyor. En alttaki köpek, biz sıradan halk oluyoruz. Bizim tasmamızı tutan adam, Kabal’a biat etmiş olan satılmış devletler. Adamın (devletlerin) tasmasını tutan büyük el ise “Big Brother” da diyebileceğimiz Küresel Satanist Kabal çetesi. Bu şeytan hizmetkârları nasıl da amaçlarını ve yaptıklarını açıkça ifade edip; sonra da hâlâ anlamayan, uyanmayan, koyunluk eden ve köleliğe/kula kulluğa razı olan toplumlara kıs kıs gülüyorlar değil mi?
  • Metaverse, 5G, 6G gibi insanlık, özgürlük, ahlâk ve sağlık düşmanı sözde teknolojik faaliyetlerin hep destekçisi oldu bu ülke.

T.C:: “Metaverse ve benzeri mecralar belki torunlarımızı da aşıp onların çocuklarının hayat biçimlerinin ayrılmaz birer parçası olacak.”

Meali: “Yeni nesillerin hem ahlaken hem fiziken ifsadı için çıkarılan bu teknolojileri hiçbir şekilde sorgulamadan ve eleştirel şekilde düşünmeden sevgiyle kucaklıyor, bağrımıza basıyor, çoluğumuzu çocuğumuzu torunlarımızı bu şeytani projelere emanet ediyoruz.”

Yine sözü satanistlerin dergisi The Economist’in kapağına bırakalım. “WiFi networkleri, 5G-6G-7G’yi kafanıza silah gibi dayadık” mesajı açık ve net değil mi?
“Bir Sonraki Sınır: Düşünceler Makineleri Kontrol Ettiğinde” başlıklı bu sayıda da artık insan beyninin makinelerle etkileşime gireceğinden bahsediliyor. İlahçılık oynayan satanistlerin İnsan 2.0 projesini, satanist Elon Musk‘ın Neuralink projesini, Plandemi bahanesiyle tüm dünya halklarını zorladıkları mRNA gen terapilerinde mevcut olan grafen oksit ile, aşılanan insanları potansiyel bir sinyal alıcı-verici hâline getirdiklerini hatırlayın. 5G bir telekomünikasyon aracı olmaktan öte, stratejik yeni nesil bir silah olmak üzere geliştirildi Kabal tarafından. Elon Musk canla başla uydu fırlatıyor tepemize, bizi ne kadar çok seviyor değil mi(!!!)
Yine şeytan (lanetullahi aleyh) sponsorluğunda geliştirilen satanik bilim ve teknolojiye dair bir kapak. Yapay zeka, elit teknokratların (bkz. Noah Yuval Harari insi şeytanı) insan beyni/düşünceleri ile oynayabilmesi/manipüle edebilmesi ve gerekli gördüklerinde sansürleyebilmesi adına geliştirilen teknolojilere örnek.
  • Küresel İklim Krizi yalanına canı gönülden işbirlikçi olmuş ve dünya üzerindeki hayata, canlılığa savaş açanlar kervanına katılmıştır bu devlet. (bkz. devletin televizyon kanalında yapay et-böcek yeme propagandaları, insi şeytan Bill Gates’in dünyaya yutturduğu büyükbaş hayvanların çevreye zararları martavalları, “sıfır karbon” safsatası, Paris İhanet Anlaşması‘nın küfür meclisinde 353’te 353 oy ile kabul edilmesi)

T.C:: “Paris İklim Anlaşması’nı onaylayarak, son 19 yılda çevreyle ilgili hayata geçirdiğimiz tüm projeleri adeta taçlandırdık…Türkiye iklim krizinin çözümünde öncü ve etkin bir rol üstlenmekte kararlıdır.”

Meali: “Pandemide nasıl ülkeyi küreselci DSÖ’nün emirlerine kul ettik ise, iklim krizi denen uydurulmuş bir başka krizde de yine tasmayı küresel güçlerin eline verdik. Onlar ne derse kabul ettiğimiz Paris İhanet Anlaşması ile onlara olan kulluğumuzu taçlandırdık.”

SONUÇ;

Sanmayın ki, bu yönetim gidip yerine parlamentodaki başka bir şahıs/grup/parti geçtiğinde durum çok farklı olacak. Ümidinizi kula kulluk edenlere bağlamayın.

Ümidinizi bir ve tek olan, kâinatın yaratıcısı ve yöneticisi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah azze ve celle’ye bağlayın.

Biz Allah’a tevhidle kulluk edelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ki, Allah da ülkeyi/dünyayı/gezegeni içinde bulunduğu bu zelil hâlden yardımıyla kurtarsın. Allah’ın vaadi haktır!

“Şüphesiz ki bir toplum kendinde olanı değiştirmedikçe Allah, onların durumunu değiştirmez.” 

(13, Râd,11)

“Ey iman edenler! Allah’tan korkup sakının ve doğru/sağlam/adil söz söyleyin. (Allah da buna karşılık) amellerinizi ıslah etsin, günahlarınızı bağışlasın. Kim de Allah’a ve Resûl’üne itaat ederse, şüphesiz ki büyük bir kurtuluş ve kazanç elde etmiş olur.”

(33/Ahzâb, 70-71)

“Ey insanlar! Şüphesiz ki Allah’ın vaadi haktır. (Öyleyse) dünya hayatı sizi aldatmasın. Çok aldatan (şeytan da) sizi Allah’la aldatmasın.”

(35/Fâtır, 5)