“Dünya Artık Bu Nüfusu Kaldırmıyor” Mu!!!

Bill Gates, Elon Musk gibi mütref tabakadan adamlar aslında efendileri olan Rothschild Rockefeller gibi şeytanı ilah edinmiş ailelere hizmet etmektedir.

Bunların tüm amacı, ilah edindikleri İblis (lanetullahi aleyh)’in emirlerini uygulayarak ekini, nesli ve dünyayı ifsad etmek, insanları kendilerine köle etmek, insanlığı küfür ve şirk bataklığına sokmaktır.

Bunlar, dünya üzerinde ilahlık taslayan tağutların ta kendileridir.

Bugüne kadar gıda, sağlık, bilim, teknoloji, medya, siyaset, eğitim, bankacılık, sanayi gibi her alanda sahibi oldukları dev firmalar vasıtasıyla bu bozgunculuklarını başarıyla sürdürdüler.

Ancak, dünya genelinde yaşanan bir uyanış var.

Bu uyanış, plandemi bahanesiyle uygulanan dünyanın en ölümcül ilacı olan mRNA sıvıları sonucu yaşanmaya başladı.

Yüce Allah, bu tağutların nüfus azaltma (depopulasyon) tuzaklarını insanlığa bir uyanış vesilesi kıldı elhamdulillah.

Duamız tüm dünyada tağutların zulmüne dur diyen, köleliği kabul etmeyip, özgürleşmek isteyen tüm uyanmışlara Rabbimizin hidayet etmesi ve onları İslâm ile şereflendirmesi.

“Gayri İslâmî Toplumlarda Müslüman Kalabilmek, İslâm’ı Yaşayabilmek” – Necati Koçkesen Yazısı

Bir asırdan beri belki daha fazla zamandan beri gayri islâmî, tâgutî düzenlerde yaşıyoruz. Daha doğrusu yaşamaya çalışıyoruz.

Her ne kadar İslâm’ı yaşamaya çalışsak da aslında yaşayamıyoruz, yaşayamayız.

Cezâî hükümler kaldırılmış, onun yerine küfür kânunları ikâme edilmiş.

Haklı hakkını alamıyor, haksız Allah’ın hükmettiği cezasını çekmiyor. Ticâret ahlâkı tamâmen dumûra uğramış. Ahlak mı? Müslüman ahlâkını da edebini de İslâm’dan alması gerekirken İslâm’ın olmadığı yerde içinde yaşadığı toplumun ahlak diye sunduğu ahlaksızlıkları ahlâk diye alıyor. Düşünce yapısı İslâm’dan uzaklaşıyor, küfür düzenlerinin kendisine yüklediği kültürle düşünmeye, mantık yürütmeye başlıyor.

Namazı doğru dürüst kılamazsınız, orucu doğru dürüst tutamazsınız. Siz dersiniz ki, ben namazımı da orucumu da şartlarına uygun olarak kılıyorum ve tutuyorum. Acaba öyle mi? Bir işimizi halletmek, çoluğumuzun çocuğumuzun ihtiyaçlarını almak için çarşıya pazara çıksak dönünceye kadar ne kadar harama bakıyoruz, ne kadar haram ve küfür sözlere şâhit oluyor da bir şey yapamıyoruz?

Evinizden çıkıp tekrar evinize dönünceye kadar belki yüzlerce çıplak kadınla karşılaşıyor onun görülmesi, bakılması câiz olmayan yerlerini görüyoruz. Bundan kendimizi koruyabilmemiz mümkün mü? Sağa dönseniz sağınızda, sola dönseniz solunuzda çıplaklar var. Ve bizler günde belki yüzlerce, binlerce defa harama baktığımız halde islâm’ın emrettiği şekilde namazımızı kıldığımızı, orucumuzu tuttuğumuzu mu sanıyoruz? Şeklen belki ama ya huşû?

Namazlarımızı huşû ile kılabiliyor muyuz? Kıldığımız namazlar bize huzur veriyor mu? Allah ile irtibâtımızı kuvvetlendirip Allah korkusunu ve Allah sevgisini yeteri kadar aşılıyor mu? Allah’ın beyânında olduğu gibi kıldığımız namazlar bizi kötülüklerden alıkoyabiliyor mu? Yoksa Allah Rasûlünün beyân ettiği gibi kıldığımız namazlar bizim Allah’a olan uzaklığımızı mı artırıyor?

Ya oruç? O da kötülüklere karşı bir kalkan olması gerekirken bizi kötülüklerden alıkoyabiliyor mu? Yoksa sabahtan akşama kadar çektiğimiz açlık ve susuzluk yanımıza kâr mı kalıyor? Gözlerimizle baktığımız haramlar, kulaklarımızla işittiğimiz haram ve küfür sözler, dillerimizle söylediğimiz şirk ve haram sözler birer ok olup oruç kalkanını delik deşik mi ediyor?

Öyle bir toplumda yaşıyoruz ki, kim müslüman kim kâfir bilinemez olmuş. Beş vakit namazını kılan, hacca gitmiş hatta her sene umreye giden nice insanlar görüyorsunuz ki katmerli bir müşrik.

Namaz kılıyor ama fâizin haram olduğunu kabul etmiyor.

Namaz kılıyor ama tesettürü kabul etmiyor.

Namaz kılıyor ama şerîata karşı. Şerîat gelsin de kafa kol mu kessin diyor.

Ve en önemlisi demokrasiyi ve lâikliği benimsemiş.

Küfür düzenlerinde küfür kanunları ile müslümanlara hükmetmeye tâlip veya böylelerini destekliyor. Hattâ öyle destekliyor ki bir de cihad yaptığını zannediyor. Particisi partisine ve liderine, tarîkatçısı tarîkatına ve şeyhine tapıyor. Ve bunlar hâlâ müslüman olduklarını, İslâm’a hizmet ettiklerini zannediyorlar.

İlim ehli mi? Onların çoğu da “hakkımda soruşturma açılır, hapse girerim, linç edilirim” diye emri bil ma’rûf nehyi anil munker yapamıyor.

Geriye bir avuç Muvahhid müslümanlar kalıyor, onların tebliğini de çağdaş belamlar boşa çıkarıyor.

Şimdi siz bana söyleyin hele, böyle bir küfür düzeninde müslüman kalabiliyor muyuz? İslâm’ı hakkıyla yaşayabiliyor muyuz?

Allah’ın İndirdiklerini Kerih Görenler

“Kâfir olan kimselere gelince, Allah onları helak etsin/onların hakkı helaktır. Amellerini de boşa çıkarmıştır.  Bu, onların Allah’ın indirdiklerini kerih görmeleri (hoşlanmamaları) sebebiyledir. (Allah) onların amellerini boşa çıkardı.”

(47/Muhammed, 8-9)


“Bu modern çağda Allah’ın indirdiği kurallarla mı hükmedilir canım! Laiklik ve demokrasi gibi mükemmel(!!!) düzenler dururken Allah’ın şeriatı artık çağdışı kalmıştır” diyenlerine dikkatine. 


Yüce Allah’ın indirdiklerini, O’nun koyduğu kuralları, haramları-helalleri beğenmeyip kerih görenler; apaçık bir şekilde kâfirdirler ve İslâm’la bağları yoktur.

Kitabımızdaki = anayasamızdaki açık ve net hükme göre: şeriat istemeyen Müslim olamaz! 

Hileli Seçimler

“Demokrasi” çığlıkları ile insanları kandırıp, istediği kuklayı istediği devletin başına getirir satanist çete Kabal.

Tarihte deşifre olmuş örneklerini gördüğümüz üzere seçimlere hileler karıştırır, sahibi olduğu medya üzerinden köleleştirilmiş zihinleri programlar Kabal. Farklı şeytani yöntemler ile istediği kişiyi (kuklayı) o devletin başına getirir.

Kendi iyiliğiniz için siz bu şeytani sistemin bir parçası olmayın.

Sizi şirke düşürüp İslâm’dan çıkartan demokrasi dininden uzak durun.

İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar Listesi

Aşağıdaki linkte, dünyayı ve tüm devletleri yöneten satanist pedofil çete Kabal’ın biz insanlığa karşı işlediği tüm suçları detayları ve delilleriyle bulabilirsiniz.

Bu sayfayı inceledikten sonra, aklıselim olanlar için geriye tek çare kalıyor: Tağutu inkâr edip, Allah’a iman etmek!

Bu insanlık suçlusu satanistlerin zulmünden sizi kurtarıp özgürleştirecek tek şey Allah’ın ipidir. O’na sımsıkı tutunmak için tevhid’i öğrenip, tevhid’i yaşayın.

Unutmayın ki bu satanist çeteyi ve onun her ülkede mevcut olan yönetici/elit kuklalarını, yani tağutları, inkâr etmeden İslâm’a girmeniz mümkün değildir.

STOP WORLD CONTROL – Crimes Against Humanity (LINK)

İslâm Yavaş Yavaş Geliyor Mu Gidiyor Mu?

Zihinlere tokat gibi çarpması gereken bir yazı.

58. Türkiye Hükümeti’nden itibaren devlet yöneticilerinin “Biz de Müslümanız canım” deyip Allah ile aldatmaya devam ettiği ülkede; Rabbim mustazaf halka, cahil bırakılmış halka, kandırılmış halka gerçekleri idrak etmeyi nasip etsin.

58’den önceki hükümetler ise zaten laik, kemalist, solcu zihniyette olduklarından onların hükmünü İslâm’ı az da olsa anlamış herkes biliyor. 

Necati Koçkesen Hoca’dan alıntıdır:

— Alıntı Başlangıcı —

Cumhûriyet târihinden beri müslüman olduğunu iddia edenler zaman zaman hükümet kursalar da solcular, kemalistler, kâfirler ve müşrikler hep iktidarlar. Yâni muktedir olanlar hâlâ onlar.

Onlar diledikleri fikri savunabiliyorlar, komünizmi, sosyalizmi isteyebiliyorlar, LBGT’lilere hürriyet verilmesini savunabiliyorlar. İslâm’a, müslümanlara, peygamberimize, kitabımıza hattâ Allah’ımıza istedikleri gibi hakâret edebiliyorlar, sövebiliyorlar. Fakat böylelerinin haklarında ne soruşturma açılıyor ne tutuklanıyorlar. Soruşturma açılsa bile ya ilk mahkemede beraat ediliyorlar veya tutuklansalar bile ilk mahkemede salıveriliyorlar.

Ama tevhid ehli bir âlim İslâm’ın hakîkatlarını söyledi diye ya da Diyânet ve hocalarının söyleyemediklerini söylediler diye hemen haklarında soruşturma açılıyor veya tutuklanıyorlar. Tutuklananalar da ilk mahkemeye çıkıncaya kadar aylarca hapishanede kalıyorlar. Çoğu zaman da 15 yıl, 20 yıl veya 30 yıl gibi cezalara çarptırılıyorlar.

Komünistler komünizmi talep etmek için, sosyalistler sosyalizmi talep etmek için mitingler yapabiliyorlar, parti kurabiliyorlar. LBGT’liler homoseksüelliğin serbest olması için ve homoseksüllerin birbirleri ile evlenebilmeleri için miting düzenleyip bağırıp çağırabiliyorlar. Ama 50 tane müslüman bir araya gelse de “şerîat istiyoruz” diye pankart açsalar hepsi de tutuklanırlar ve haklarında Türkiye cumhûriyetinin nizamını temelden değiştirme suçlaması ile yargılanırlar, müebbet hapis cezalarına çarptırılırlar veya uzun süreli mahkumiyetler alırlar.

Yâni İslâm’ı yavaş yavaş getirecek dediklerinin hükümet oldukları dönemlerde İslam dışı küfür, şirk, haram olan her şeyi talep etmek serbest ama şerîatı savunmak veya talep etmek hâlâ suç.

Bizim sözde saftirik müslümanlar da kendi kendilerini avutuyorlar ve “İslâm yavaş yavaş gelecek” diyorlar. Oysa İslâm yavaş yavaş gelmediği gibi “İslâm’ı yavaş yavaş getirecekler” dediklerinin elleriyle İslâm çok hızlı bir şekilde dejenere ediliyor.

Zina bunlar eli ile serbest ediliyor, LBGT’lilik kânûnî bir hak olarak görülüyor, içki yaygınlaştırılıyor hatta İslâm’ı yavaş yavaş getirecekler denilenlerin emri ile resepsiyonlarda içki servisleri yapılıyor, millî piyango, loto ve İddia gibi kumarlar devlet eli ile işleniyor, kadın hakları denilerek kadınların her haltı işlemelerinin önü açılıyor, kocalar hiç bir şey yapamaz, söyleyemez hâle getiriliyor, kadının ufacık bir telefonu ile nice erkekler evinden, çocuklarından uzaklaştırılıyor veya hapislere atılıyorlar. Böylece kadın cinâyetlerinin alabildiğince önü açılıyor.

Fâiz, “fâiz hakkında nas vardır” diyenler tarafından alabildiğince yaygınlaştırılıyor, ucuz konut sahibi yapmak adına insanlar faizli kredilere yönlendirilerek toplumun çoğu fâiz batağına çekiliyor. Öyle oldu ki, fâiz müslüman olduğunu iddiâ edenler arasında bile gâyet olağan hâle geldi. İslâm’a göre câiz olan 15, 16 yaşındakilerin evlenmeleri güya müslüman olduğunu iddiâ edenler tarafından suç sayılıyor, Allah’ın helal dediği bir şey haram addediliyor, böyle evlilik yapan erkek, erkeğin anne babası ve küçük yaşta kızını evlendirdiği iddiâ edilen anne ve babalar hapislere atılıyor, aileler parça parça ediliyor, çocuklar yetiştirme yurtlarına veriliyor. 15, 16 yaşındakilerin evlilikleri yasaklanırken 13, 14, 15,16 yaşındaki kız ve erkeklerin flört etmeleri gâyet olağan ve çağdaşlık olarak görülüyor.

Sokak köpeklerinin bile hakkı savunulurken (ki savunulsun, onlara eziyet etmek de zulümdür), karısı tarafından aldatılan erkeklerin veya kocası tarafından aldatılan kadınların hiç bir hakkı yok. Kendisini aldatan karısını boşayan erkekler de ömür boyu nafaka ödemeye mahkum edilerek zulüm üstüne zulüm işleniyor. Evine geldiğinde karısını yabancı bir erkekle yatakta yakalayan bir koca o öfke ile karısına ve zinâkâr erkeğe bir kaç tokat veya yumruk vurdu diye suçlu sayılıyor, senin bunlara vurma hakkın yoktur, denilerek tutuklanıp hapse atılıyor ama kocasını aldatan o kadın ile zinâkâr olan o erkeğe bir şey yapılmıyor.

Ve bütün bunlar İslâm’ı yavaş yavaş getirecekler denilenlerin hüküm sürdükleri bir devirde oluyor.

İslâm’ı anlatmaya çalışan hocalar hakkında hemen soruşturmalar açılırken peygamberin sünnetlerini reddeden, onlarla alay eden hattâ Kur’an’a bile “bu Allah’ın kelâmı olamaz” diyen ilâhiyatçılar alabildiğince serbestler. Devletin üniversitelerinde gençleri zehirlemeye devam ediyorlar. Ama onlar hakkında hiç bir soruşturma açılmadığı gibi görevden de alınmıyorlar. Öyle görünüyor ki, “14 asır önceki İslâm’ı bugün uygulayamazsınız, İslâm güncellenmelidir” diyenler böyle ilâhiyatçıların önünü açarak İslâm’ı bunlarla güncellemeye çalışıyorlar.

Ey saftirik müslümanlar(!). Ne dersiniz, İslâm yavaş yavaş getiriliyor mu yoksa yavaş yavaş götürülüyor mu?

Kafalarınızı ellerinizin arasına alarak biraz tefekkür edip kendinize gelerek İslâm’a teslim mi olacaksınız YOKSA KÜFÜR SİSTEMİNİ VE TÂĞUTLARI DESTEKLEMEYE DEVAM MI EDECEKSİNİZ?

Ben bu soruları sorunca çoklarının şu soruyu soracaklarını da adım gibi biliyorum:

“Ya ne yapalım?”

Müslüman kalın yâhu, müslüman kalın ve ancak müslümanlar olarak ölerek Rabbinizin huzuruna varın.

Tıpkı Allah’ın şu âyetinde bildirdiği gibi:

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ حَقَّ تُقَاتِهٖ وَلَا تَمُوتُنَّ اِلَّا وَاَنْتُمْ مُسْلِمُونَ

“Ey iman edenler! Allah’tan gereği gibi sakının ve ancak Müslümanlar olarak ölün.”

(Âl-i İmrân; 102)

— Alıntı sonu —

Elektrik Evren ve Ücretsiz Enerji

Bu muhteşem kâinatın yaratıcısı, bu mükemmel düzenin sahibi Yüce Allah’a sonsuz hamdolsun.

Rabbimiz, biz kullarının faydalanabilmesi için, ücretsiz bir şekilde her yerden ulaşılabilecek sınırsız enerjiyi kâinatın dokusuna, elektrik enerjisi şeklinde işlemiş.

Ancak, İblis lanetullahi aleyh’in arkadaşları, İblis’in emirerleri olan küresel satanist çete Kabal tağutları, bin yıllar önceki antik medeniyetlerinin sahip olduğu bu ilmi tarihin karanlık sayfalarına gömüp hapsettiler. Ta ki, “modern insanı” enerji kozu ile daha da sömürüp, daha da fakirleştirip, daha da kendilerine muhtaç hâle getirip, daha da köleleştirebilsinler diye. Yeryüzünde daha da fazla ilahlık taslayıp, tağutlaşabilsinler diye.

Ancak az kaldı. Yüce Allah’ın izniyle, ruhunu şeytana satmamış, ahlâklı bilim insanları evrenin dokusundaki bu sınırsız enerjiyi insanlığın hizmetine sunmak için var gücüyle çalışıyor. Belki de insanlık tarihinin en büyük bilim insanı olan (Einstein gelmesin aklınıza, onun Kabal’ın bilimine hizmet eden teorileri çoktan çöplük oldu), ancak bütün çalışmalarına küresel şeytani çete tarafından el konulup, karanlık odalar içine saklanan Nikola Tesla‘nın varisi bu bilim insanlarının yolları açık olsun.

Neden mi “Lailaheillallah” demeliyiz? İşte en büyük nedenlerden biri: insanlığın düşmanı, Şeytan’ın arkadaşı olan tüm bu tağutları reddetmek, onlardan ictinab etmek ve bu insi şeytan tağutlara kölelik etmeyi kabul etmeyip, kulluğumuzu sadece kulluğun tek sahibi olan Yüce Allah’a yapmak için!

“Elektrik gücü her yerde sınırsız miktarda mevcuttur ve dünyadaki bütün makineleri; kömür, petrol, doğalgaz ya da diğer yakıtlara ihtiyaç olmadan, bu güç çalıştırabilir.”

– Nikola Tesla