Zihinlere tokat gibi çarpması gereken bir yazı.
58. Türkiye Hükümeti’nden itibaren devlet yöneticilerinin “Biz de Müslümanız canım” deyip Allah ile aldatmaya devam ettiği ülkede; Rabbim mustazaf halka, cahil bırakılmış halka, kandırılmış halka gerçekleri idrak etmeyi nasip etsin.
58’den önceki hükümetler ise zaten laik, kemalist, solcu zihniyette olduklarından onların hükmünü İslâm’ı az da olsa anlamış herkes biliyor.
Necati Koçkesen Hoca’dan alıntıdır:
— Alıntı Başlangıcı —
“Cumhûriyet târihinden beri müslüman olduğunu iddia edenler zaman zaman hükümet kursalar da solcular, kemalistler, kâfirler ve müşrikler hep iktidarlar. Yâni muktedir olanlar hâlâ onlar.
Onlar diledikleri fikri savunabiliyorlar, komünizmi, sosyalizmi isteyebiliyorlar, LBGT’lilere hürriyet verilmesini savunabiliyorlar. İslâm’a, müslümanlara, peygamberimize, kitabımıza hattâ Allah’ımıza istedikleri gibi hakâret edebiliyorlar, sövebiliyorlar. Fakat böylelerinin haklarında ne soruşturma açılıyor ne tutuklanıyorlar. Soruşturma açılsa bile ya ilk mahkemede beraat ediliyorlar veya tutuklansalar bile ilk mahkemede salıveriliyorlar.
Ama tevhid ehli bir âlim İslâm’ın hakîkatlarını söyledi diye ya da Diyânet ve hocalarının söyleyemediklerini söylediler diye hemen haklarında soruşturma açılıyor veya tutuklanıyorlar. Tutuklananalar da ilk mahkemeye çıkıncaya kadar aylarca hapishanede kalıyorlar. Çoğu zaman da 15 yıl, 20 yıl veya 30 yıl gibi cezalara çarptırılıyorlar.
Komünistler komünizmi talep etmek için, sosyalistler sosyalizmi talep etmek için mitingler yapabiliyorlar, parti kurabiliyorlar. LBGT’liler homoseksüelliğin serbest olması için ve homoseksüllerin birbirleri ile evlenebilmeleri için miting düzenleyip bağırıp çağırabiliyorlar. Ama 50 tane müslüman bir araya gelse de “şerîat istiyoruz” diye pankart açsalar hepsi de tutuklanırlar ve haklarında Türkiye cumhûriyetinin nizamını temelden değiştirme suçlaması ile yargılanırlar, müebbet hapis cezalarına çarptırılırlar veya uzun süreli mahkumiyetler alırlar.
Yâni İslâm’ı yavaş yavaş getirecek dediklerinin hükümet oldukları dönemlerde İslam dışı küfür, şirk, haram olan her şeyi talep etmek serbest ama şerîatı savunmak veya talep etmek hâlâ suç.
Bizim sözde saftirik müslümanlar da kendi kendilerini avutuyorlar ve “İslâm yavaş yavaş gelecek” diyorlar. Oysa İslâm yavaş yavaş gelmediği gibi “İslâm’ı yavaş yavaş getirecekler” dediklerinin elleriyle İslâm çok hızlı bir şekilde dejenere ediliyor.
Zina bunlar eli ile serbest ediliyor, LBGT’lilik kânûnî bir hak olarak görülüyor, içki yaygınlaştırılıyor hatta İslâm’ı yavaş yavaş getirecekler denilenlerin emri ile resepsiyonlarda içki servisleri yapılıyor, millî piyango, loto ve İddia gibi kumarlar devlet eli ile işleniyor, kadın hakları denilerek kadınların her haltı işlemelerinin önü açılıyor, kocalar hiç bir şey yapamaz, söyleyemez hâle getiriliyor, kadının ufacık bir telefonu ile nice erkekler evinden, çocuklarından uzaklaştırılıyor veya hapislere atılıyorlar. Böylece kadın cinâyetlerinin alabildiğince önü açılıyor.
Fâiz, “fâiz hakkında nas vardır” diyenler tarafından alabildiğince yaygınlaştırılıyor, ucuz konut sahibi yapmak adına insanlar faizli kredilere yönlendirilerek toplumun çoğu fâiz batağına çekiliyor. Öyle oldu ki, fâiz müslüman olduğunu iddiâ edenler arasında bile gâyet olağan hâle geldi. İslâm’a göre câiz olan 15, 16 yaşındakilerin evlenmeleri güya müslüman olduğunu iddiâ edenler tarafından suç sayılıyor, Allah’ın helal dediği bir şey haram addediliyor, böyle evlilik yapan erkek, erkeğin anne babası ve küçük yaşta kızını evlendirdiği iddiâ edilen anne ve babalar hapislere atılıyor, aileler parça parça ediliyor, çocuklar yetiştirme yurtlarına veriliyor. 15, 16 yaşındakilerin evlilikleri yasaklanırken 13, 14, 15,16 yaşındaki kız ve erkeklerin flört etmeleri gâyet olağan ve çağdaşlık olarak görülüyor.
Sokak köpeklerinin bile hakkı savunulurken (ki savunulsun, onlara eziyet etmek de zulümdür), karısı tarafından aldatılan erkeklerin veya kocası tarafından aldatılan kadınların hiç bir hakkı yok. Kendisini aldatan karısını boşayan erkekler de ömür boyu nafaka ödemeye mahkum edilerek zulüm üstüne zulüm işleniyor. Evine geldiğinde karısını yabancı bir erkekle yatakta yakalayan bir koca o öfke ile karısına ve zinâkâr erkeğe bir kaç tokat veya yumruk vurdu diye suçlu sayılıyor, senin bunlara vurma hakkın yoktur, denilerek tutuklanıp hapse atılıyor ama kocasını aldatan o kadın ile zinâkâr olan o erkeğe bir şey yapılmıyor.
Ve bütün bunlar İslâm’ı yavaş yavaş getirecekler denilenlerin hüküm sürdükleri bir devirde oluyor.
İslâm’ı anlatmaya çalışan hocalar hakkında hemen soruşturmalar açılırken peygamberin sünnetlerini reddeden, onlarla alay eden hattâ Kur’an’a bile “bu Allah’ın kelâmı olamaz” diyen ilâhiyatçılar alabildiğince serbestler. Devletin üniversitelerinde gençleri zehirlemeye devam ediyorlar. Ama onlar hakkında hiç bir soruşturma açılmadığı gibi görevden de alınmıyorlar. Öyle görünüyor ki, “14 asır önceki İslâm’ı bugün uygulayamazsınız, İslâm güncellenmelidir” diyenler böyle ilâhiyatçıların önünü açarak İslâm’ı bunlarla güncellemeye çalışıyorlar.
Ey saftirik müslümanlar(!). Ne dersiniz, İslâm yavaş yavaş getiriliyor mu yoksa yavaş yavaş götürülüyor mu?
Kafalarınızı ellerinizin arasına alarak biraz tefekkür edip kendinize gelerek İslâm’a teslim mi olacaksınız YOKSA KÜFÜR SİSTEMİNİ VE TÂĞUTLARI DESTEKLEMEYE DEVAM MI EDECEKSİNİZ?
Ben bu soruları sorunca çoklarının şu soruyu soracaklarını da adım gibi biliyorum:
“Ya ne yapalım?”
Müslüman kalın yâhu, müslüman kalın ve ancak müslümanlar olarak ölerek Rabbinizin huzuruna varın.
Tıpkı Allah’ın şu âyetinde bildirdiği gibi:
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ حَقَّ تُقَاتِهٖ وَلَا تَمُوتُنَّ اِلَّا وَاَنْتُمْ مُسْلِمُونَ
“Ey iman edenler! Allah’tan gereği gibi sakının ve ancak Müslümanlar olarak ölün.”
(Âl-i İmrân; 102)
— Alıntı sonu —