İklim Krizi(!) Yalanı

“Televizyon bana dedi ki, eğer böcek yersem ve yönetici olan %1’lik sınıfa kendimi köle edersem iklim iyiye gidecekmiş.”
(İmza: Tağutlara kulluk eden ve onların yalanlarına inanan bir dünya insanı)

COVID yalanlarından sonra küresel satanist çete Kabal tarafından dünya gündemine sürülmüş olan “iklim krizi” meselesinin içyüzünü aktaran aşağıdaki makaleyi okumanızı öneriyorum.

Makalenin önemli kısımlarının çevirileri aşağıda. Makale çok uzun ve bilimsel yayınlara atıfları mevcut. Tablo ve grafikler de var. Bilimsel kanıt görmek isteyenler makalenin linkine BURAYI TIKLAYARAK ulaşabilir.

— ÇEVİRİ BAŞLANGICI —

“İlk olarak herkesin aklındaki soru: iklim değişikliği gerçek mi? Evet, gerçek. Doğal, normal ve Dünya oluştuğundan bu yana durmaksızın gerçekleşen bir durum bu.

Takip eden ikinci soru: İklim değişikliği insan aktivitesi sebebiyle mi oluşuyor? Hayır, bu sebeple olmuyor.

Bugüne kadar hiçbir bilimsel çalışma, gözlenen iklim değişikliğinin bir kısmını ya da tamamını insan etkinliğine bağlayamadı.

20 yılı aşkın süredir, bilim insanları dünyadaki iklim değişikliğinin esas sebebinin güneş aktivitesi olduğunu biliyor.

Atmosferik Karbondioksit (CO2) oranları iklim değişikliğinin sebebi değil, sonucudur.

Dünya atmosferindeki her değişiklik nihayetinde güneşin etkisine bağlıdır. İklim değişikliğinin arkasındaki sebep güneştir ve zamanın başlangıcından beri de bu böyle olmuştur. İnsan aktivitesinden kaynaklı CO2 oranlarının iklim değişikliği ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.

Bunu söylemekle beraber, dünya atmosferinin bir bölümü kasıtlı olarak yıkıcı insan faaliyetleri ile manipüle edilmektedir. Bunun adı “weather modification” (hava durumu modifikasyonu)dur.

Bulut tohumlama (cloud seeding) ve stratosferik aerosol enjeksiyonu (geoengineering) gibi faaliyetlerle insanlar hava durumuna müdahale etmektedir.

Bu hava durumu modifikasyon teknolojilerini kullanarak bilim insanları, güneş ile dünya arasında mevcut olan doğal ve birbirine bağlı iklimsel döngüye karışarak ilahlık girişiminde bulunmaktalar.

İnsan yapımı iklim değişikliği söyleminin arkasından esas ajanda David Rockefeller tarafından 1968 yılında kurulmuş olan, neo-Malthusian bir think-tank olan Club of Rome adlı teknokratlar grubunun gezegene hükmetmeye yönelik planlarıdır. Bu grup, bu ajandalarını küresel çapta gerçekleştirmek için Birleşmiş Milletler’in yanı sıra , Dünya sağlık örgütü (WHO), Dünya Ekonomik Forumu (WEF), Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) gibi kurluşlarla yakın işbirliği içindedir.

Sonuç olarak; nasıl ki plandemi propagandasının insanları “güvende ve sağlıklı” tutmak ile ilgili bir ilgisi yok ise; iklim değişikliği “tehditinin”(!) de çevreyi korumak ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.

Bunun yerine, insan yapımı iklim değişikliği/dünyayı kurtarma söylemlerinin arkasındaki gerçek hedef; yöneten oligarkların dünyanın kaynaklarını tekelleri altına alması ve yönetilen kesimin hayatlarının her alanını yönetme, kontrol etme, manipüle etme imkânına sahip olmasıdır.

Bu gerçekten yaşamak istediğimiz bir dünya mıdır?

Artık perdeyi kaldırma ve Birleşmiş Milletler’in iklim değişikliği krizi söyleminin arkasındaki yalanları ifşa etme zamanı gelmiştir.”

Rusya-Ukrayna ve Küresel (!) Türkiye

Milyonuncu baskı olabilir ama bir daha söylüyorum: Ana akım medyada anlatılan şeylere i-nan-ma-yın!

Rusya-Ukrayna savaşı aslında, dünyayı yöneten Satanist Kabal’ın kurmak üzere kolları sıvadığı “Yeni Dünya Düzeni”nde; Rusya-Çin’in mi, yoksa ABD-Avrupa’nın mı söz sahibi olacağına dair bir aristokratlar tepişmesidir, bir paylaşım savaşıdır. Tıpkı diğer dünya savaşları gibi.

ABD, Avrupa ve Ukrayna (NATO) bir tarafken; Rusya, Çin, Hindistan (BRICS) diğer taraftır bu fillerin tepişmesinde.

Hangi şer odağına yaranacağını bilemeyen Türkiye ise “tarafsız denge politikası” dediği; “çevir kazı yanmasın” bir siyaset izlemektedir bu süreçte.

Ee ne de olsa, Yeni Dünya Düzeni’nin yöneticisi olabilme savaşında hangi taraf galip gelirse, Türkiye de onun emrine hazır ve amade olacaktır. O yüzden, şimdiden taraf tutmak, gelecekteki çıkarlar açısından hiç mantıklı görünmemektedir.

Türkiye’nin zaten çoktan Yeni Dünya Düzeni’ne satılmış olduğunu aşağıdaki belirtilerden  anlamayanlar var ise, gerçek bir uyanışa henüz çok ama çok uzak olduklarını farkederler umarım.

  • Plandemi sürecinde küresel çete Kabal’ın tüm emirleri bu ülkede harfiyen uygulandı. İnsanların temel hak ve hürriyetlerini ellerinden almaya ve insanları diktatörlük/kölelik düzenine alıştırmaya yönelik bu uygulamalar (maske, mesafe, ev hapisleri, sokağa çıkma yasakları, deneysel gen terapilerine baskı, zorlama ve tehditler yoluyla kobay edilmeler) tamamen Türkiye Cumhuriyeti elleriyle halkına uygulandı. Devlet kendi yazdığı anayasayı delik deşik ederek vatandaşın bütün temel hak ve hürriyetlerini ihlâl etti.

Bu devletin tasmasının küresel satanistler grubunun elinde olduğunun en açık delili budur.

T.C.: “her alanda huzurla hayatımızı sürdürebilmemiz, hepimizin aşı olmasına ve aşılarını tamamlamasına bağlıdır”

Meali: “Ey halk. Siz bu deneysel gen terapilerine kobay olun ki, ne kadar iyi söz dinlediğimizi gören Kabal çetesi, kuracakları yeni düzende ülkemizi de es geçmesinler, yüksek lütufları ile bizleri de nimetlendirip huzurumuzu bozmasınlar.”

Satanist Kabal çetesinin yayınladığı The Economist dergisinin Mart 2020 sayısının kapağı. Başlık “Herşey Kontrol Altında: Büyük devlet, özgürlük ve virüs” diyor. En alttaki köpek, biz sıradan halk oluyoruz. Bizim tasmamızı tutan adam, Kabal’a biat etmiş olan satılmış devletler. Adamın (devletlerin) tasmasını tutan büyük el ise “Big Brother” da diyebileceğimiz Küresel Satanist Kabal çetesi. Bu şeytan hizmetkârları nasıl da amaçlarını ve yaptıklarını açıkça ifade edip; sonra da hâlâ anlamayan, uyanmayan, koyunluk eden ve köleliğe/kula kulluğa razı olan toplumlara kıs kıs gülüyorlar değil mi?
  • Metaverse, 5G, 6G gibi insanlık, özgürlük, ahlâk ve sağlık düşmanı sözde teknolojik faaliyetlerin hep destekçisi oldu bu ülke.

T.C:: “Metaverse ve benzeri mecralar belki torunlarımızı da aşıp onların çocuklarının hayat biçimlerinin ayrılmaz birer parçası olacak.”

Meali: “Yeni nesillerin hem ahlaken hem fiziken ifsadı için çıkarılan bu teknolojileri hiçbir şekilde sorgulamadan ve eleştirel şekilde düşünmeden sevgiyle kucaklıyor, bağrımıza basıyor, çoluğumuzu çocuğumuzu torunlarımızı bu şeytani projelere emanet ediyoruz.”

Yine sözü satanistlerin dergisi The Economist’in kapağına bırakalım. “WiFi networkleri, 5G-6G-7G’yi kafanıza silah gibi dayadık” mesajı açık ve net değil mi?
“Bir Sonraki Sınır: Düşünceler Makineleri Kontrol Ettiğinde” başlıklı bu sayıda da artık insan beyninin makinelerle etkileşime gireceğinden bahsediliyor. İlahçılık oynayan satanistlerin İnsan 2.0 projesini, satanist Elon Musk‘ın Neuralink projesini, Plandemi bahanesiyle tüm dünya halklarını zorladıkları mRNA gen terapilerinde mevcut olan grafen oksit ile, aşılanan insanları potansiyel bir sinyal alıcı-verici hâline getirdiklerini hatırlayın. 5G bir telekomünikasyon aracı olmaktan öte, stratejik yeni nesil bir silah olmak üzere geliştirildi Kabal tarafından. Elon Musk canla başla uydu fırlatıyor tepemize, bizi ne kadar çok seviyor değil mi(!!!)
Yine şeytan (lanetullahi aleyh) sponsorluğunda geliştirilen satanik bilim ve teknolojiye dair bir kapak. Yapay zeka, elit teknokratların (bkz. Noah Yuval Harari insi şeytanı) insan beyni/düşünceleri ile oynayabilmesi/manipüle edebilmesi ve gerekli gördüklerinde sansürleyebilmesi adına geliştirilen teknolojilere örnek.
  • Küresel İklim Krizi yalanına canı gönülden işbirlikçi olmuş ve dünya üzerindeki hayata, canlılığa savaş açanlar kervanına katılmıştır bu devlet. (bkz. devletin televizyon kanalında yapay et-böcek yeme propagandaları, insi şeytan Bill Gates’in dünyaya yutturduğu büyükbaş hayvanların çevreye zararları martavalları, “sıfır karbon” safsatası, Paris İhanet Anlaşması‘nın küfür meclisinde 353’te 353 oy ile kabul edilmesi)

T.C:: “Paris İklim Anlaşması’nı onaylayarak, son 19 yılda çevreyle ilgili hayata geçirdiğimiz tüm projeleri adeta taçlandırdık…Türkiye iklim krizinin çözümünde öncü ve etkin bir rol üstlenmekte kararlıdır.”

Meali: “Pandemide nasıl ülkeyi küreselci DSÖ’nün emirlerine kul ettik ise, iklim krizi denen uydurulmuş bir başka krizde de yine tasmayı küresel güçlerin eline verdik. Onlar ne derse kabul ettiğimiz Paris İhanet Anlaşması ile onlara olan kulluğumuzu taçlandırdık.”

SONUÇ;

Sanmayın ki, bu yönetim gidip yerine parlamentodaki başka bir şahıs/grup/parti geçtiğinde durum çok farklı olacak. Ümidinizi kula kulluk edenlere bağlamayın.

Ümidinizi bir ve tek olan, kâinatın yaratıcısı ve yöneticisi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah azze ve celle’ye bağlayın.

Biz Allah’a tevhidle kulluk edelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ki, Allah da ülkeyi/dünyayı/gezegeni içinde bulunduğu bu zelil hâlden yardımıyla kurtarsın. Allah’ın vaadi haktır!

“Şüphesiz ki bir toplum kendinde olanı değiştirmedikçe Allah, onların durumunu değiştirmez.” 

(13, Râd,11)

“Ey iman edenler! Allah’tan korkup sakının ve doğru/sağlam/adil söz söyleyin. (Allah da buna karşılık) amellerinizi ıslah etsin, günahlarınızı bağışlasın. Kim de Allah’a ve Resûl’üne itaat ederse, şüphesiz ki büyük bir kurtuluş ve kazanç elde etmiş olur.”

(33/Ahzâb, 70-71)

“Ey insanlar! Şüphesiz ki Allah’ın vaadi haktır. (Öyleyse) dünya hayatı sizi aldatmasın. Çok aldatan (şeytan da) sizi Allah’la aldatmasın.”

(35/Fâtır, 5)