Kabal’ın (ingilizce: Cabal) tüm dünya insanlarını içine sokmak istediği Yeni Dünya Düzeni‘nin (NWO: New World Order) altyapısını oluşturmak için uyguladığı projelerden biri koronavirüs yalandemisi iken bir diğeri de “iklim krizi” safsatasıdır.
Bu ikisi aracılığıyla Kabal,
- tüm insanlığı akıl almaz şekilde “hepimiz öleceğiz” paranoyasına sokup,
- “siz bu büyük tehlikelerden korunmak için her şeyi en tepeden/tek merkezden yöneten tek bir devlete (Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlıksızlık Örgütü vb) muhtaçsınız. Biz sizi sürekli kontrol altında tutup, aşılarınızı yapıp, karbon ayak izinizi ölçecek, ona göre ne alıp ne alamayacağınızı, kısacası nasıl yaşayacağınızı size dikte edip merak etmeyin sizi virüs ve iklim krizinin getireceği mutlak ölümden kurtaracağız!!” derler.
Yalandemiyi de, aşıları da, iklim krizini de, sahte kıtlığı da, enerji krizini de dünyanın başına saran; Big Tech, Big Pharma, Big Media, Big Ag, Big Finance ve Big Government‘ın sahibi küresel elitler; Lusiferyan pedofil katillerden başka bir şey değil.
“Onlara: “Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.” denildiğinde: “Biz sadece ıslah edicileriz.” derler. Dikkat edin! Onlar bozguncuların ta kendileridirler. Lakin farkında değillerdir.
Onlara: “İnsanların iman ettiği gibi iman edin.” denildiği zaman: “Biz sefihlerin/zayıf akıllıların iman ettiği gibi mi inanalım?” derler. Dikkat edin! Onlar sefihlerin/aklı zayıf olanların ta kendileridir. Lakin bilmiyorlar.
İman edenlerle karşılaştıkları zaman: “İman ettik.” derler. Şeytanlarıyla baş başa kalınca ise: “Biz sizinle beraberiz, ancak biz (iman edenleri) alaya almaktayız.” derler.
(Hakikatte ise) Allah onlarla alay eder ve azgınlıkları içinde bocalayarak (yaşamaları için) onlara mühlet verir.”
(2/Bakara, 11-15)
Rabbimizin ayetlerde bize gösterdiği üzere Kabal denen bu şeytana tapanlar topluluğu kendilerini “yeryüzünün ıslah edicileri” olarak görüp, nüfus kontrolü, depopulasyon, transhumanizm, eugenics (öjeni, soy arıtımı) dahil her türlü şeytani planı “dünyanın iyiliği için” uygulamakta sorun görmez. Ancak aslında “onlar bozguncuların ta kendileridir”.
Bir ve tek olan Allah’a (cc) iman etmeye davet edildiklerinde, müminleri hâkir görerek “biz aptalların inandığı gibi mi inanalım” derler. Zaten, Siyonizm kökenli kendi şeytani dinlerinde halklar “goyim” yani “sadece kendilerine hizmet etmek için var olan hayvan sürüsü” gibi olduğundan; bizleri “aptal” olarak nitelendirmeleri son derece normaldir. Halbuki Rabbimizin buyurduğu üzere “asıl aptal olanlar ta kendileridir yalnız farkında değiller”.
Rabbimiz bu ayetlerde onların ilahlarının Şeytan (lanetullahi aleyh) olduğunu da bize bildiriyor. Zaten “Kabal” demek, “şeytana tapan küresel elit aileler çetesi” demek. Onlar sadece ve sadece şeytanlarının onlara emrettiği, vahyettiği şekilde; insanların fıtratını ve nesilleri ifsad etmek üzere davranıyor, bu uğurda planlar ve projeler üretip dünyanın başına sarıyorlar.
Fıtrat Nasıl Bozulur?
Fıtrat demek tevhid demektir. Allah subhanehu ve teâlâ insanları tevhid fıtratı üzere, hanifler olarak yaratmıştır. Kişi fıtratına uygun yaşadığı sürece tevhidini anlamını ve önemini bilir ve sadece Allah’a kulluk ederek yaşar.
TEVHİD MEALİ’nden:
“Yüzünü (hiçbir şeyi Allah’a ortak koşmayan muvahhid) bir hanif olarak dine çevir. Allah’ın insanları yarattığı fıtrata (uy). Allah’ın yaratmasında değişiklik yoktur. (Herkesi tevhid fıtratı üzere yaratmıştır.) İşte dosdoğru din budur. Ancak insanların çoğu bilmezler.”
(30/Rûm, 30)
Yalnızca Allah’a (cc) ibadet ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmama manasında olan tevhid/İslam, her insanın fıtratına yerleştirilmiş bir bilgi ve eğilimdir. Her insan, bu fıtrat üzere dünyaya gelmektedir. İnsanlardan kimisi fıtratında var olan delillerin peşine düşüp, hiçbir peygamberin olmadığı zamanlarda dahi tevhid üzere Allah’a (cc) kulluk edebilmektedir. Zeyd b. Amr b. Nufeyl gibi. (bk. Buhari, 3826, 3828) Kimisi de fıtratında var olan bu bilginin peşine düşmeyip zan, hurafe ve varsayıma dayalı, gelenek ve âdetlerle beslenen bir inanç oluşturmaktadır. (bk. 7/A’râf, 172-173; 28/Kasas, 46)
—-
Fıtratın bu önemini bildiğinden Şeytan da insanların fıtratını bozmak üzere ant içmiştir. Bilir ki, eğer insanların fıtratını türlü hileler ile değiştirebilirse; insanlar, Allah azze ve celle’nin yaradılışlarında kalplerine yerleştirmiş olduğu tevhidden sapacak, şirk ve küfür bataklığına saplanarak ebediyen helâk olacaktır. Şeytan, böylelikle, insanın cehennemde ebedi azaba düşmesini sağlayarak insandan intikamını almış olacaktır.
“Onları saptıracağım, onları (boş) kuruntularla oyalayacağım, onlara emredeceğim hayvanların kulaklarını kesecekler, onlara emredeceğim Allah’ın yarattığı (fıtratı) değiştirecekler.” Kim de Allah’ı bırakıp şeytanı dost edinirse, hiç şüphesiz apaçık bir hüsrana uğramış olur.
(4/Nisâ,119)
Peki Şeytan fıtratları bozmak için, kendine itaat eden Kabal aracılığıyla, ne gibi hilelere başvurmaktadır?
- Tamamen bâtıl bir din olan demokrasi ve laikliğin insanlığa adalet, barış ve huzur getireceği yalanına insanları inandırmak (bu sayede insanları yaradılışlarındaki tevhidin tam zıddı olan şirke sürüklemek)
- Adem (as) ve Havva annemizden bu yana fıtratımızda yer alan örtünme/tesettür duygusunun yerine çıplaklığı insanların beyinlerine empoze etmek (medya, ünlüler vs aracılığı ile)
- Tasavvuf adlı kendine ait yeni bir din kurup, insanların ölülerden, kabirlerden, Allah dostu olarak lanse ettiği ancak aslında “kendisinin dostu” olan şeyhlerden, gavslardan, tarikatlerden medet ummasını sağlayıp; bir de bunun Allah’ın dini olduğu yalanıyla cahil insanları kandırmak, (yine bu sayede insanları yaradılışlarındaki tevhidin tam zıddı olan şirke sürüklemek)
- Tıp ve ilaç sanayisinin ürettiği ilaçlar ve aşılar ile insanları zehirlemek, hasta etmek, zihinsel ve bedensel olarak güçsüz bırakmak, kısırlaştırmak ve öldürmek
- GDO, pestisit ve herbisitler ile insanları zehirlemek, hasta etmek, zihinsel ve bedensel olarak güçsüz bırakmak, kısırlaştırmak ve öldürmek
- Milliyetçilik gibi ırkçı ideolojilerle insanları en başta kendi işlemiş olduğu “kibir” ve “isyan” günahlarına ortak etmek (“ben ateştenim, insan topraktan; ben insandan üstünüm, o yüzden insana secde etmem” = “ben Türk’üm, damarlarımda asil kan akar, o yüzden diğer ırklardan üstünüm”)
- Eğitim sistemleri aracılığı ile demokrasi, milliyetçilik, putperestlik gibi bâtılları daha küçücük yaşlarından itibaren çocukların zihinlerine ve kalplerine ilmek ilmek işlemek
- Her türlü ahlâksızlığı, sapkınlığı, dünya ve ahirete faydası olmayan boş işleri televizyon, Netflix, müzik ve film sektörü, sosyal medya, futbol dini aracılığı ile toplumda yaygınlaştırmak, böylece zihinleri ve kalpleri uyuşturup köreltmek
Evet, şeytan Kabal aracılığıyla insanlığı ifsad etme amacına hızlı adımlarla ilerliyor.
Kabal’ın bu tuzaklarına ne kadar düşmezseniz ve Allah’ın size verdiği fıtratı ne kadar korursanız, tevhidi o kadar iyi anlar ve yaşarsınız ve nihayetinde ebedi mutluluğa kavuşursunuz. Ancak, yukarıdaki maddelerden her birine ne kadar maruz kalıyor iseniz, fıtratınızdaki tevhidi bulmanız o derece zorlaşacak; size tevhidin ne olduğu, ne kadar önemli olduğu tüm delilleriyle anlatılsa bile bunu idrak etmeniz mümkün olmayacaktır. Bu da ne yazık ki ebedi azap ile sonlanacak bir süreçtir.
O yüzden siz siz olun, yukarıda saydığım her türlü fıtrat bozucu hileye karşı uyanık olun ve bunlardan beri olun.
Fıtrat ve tevhid ilişkisi ile ilgili olarak, muvahhidlerden oluşan bir ilim topluluğundan (“Tevhid ve Sünnet”) çok faydalı şu dersi dinlemenizi tavsiye ederim: Şeytani Proje: Fıtratı Bozmak (20 dakika)
Kabal’ın Mensupları
Şimdi gelelim Şeytan’ın (la) yeryüzündeki yardımcıları olan Kabal’ın kimlerden oluştuğuna. Binlerce yıldır dünya üzerinde belli aileler Şeytan lanetullahi aleyh ile yaptıkları anlaşma gereği güç kazandılar. Bugüne dek gelen saltanatlarını kurup geliştirdiler. Ruhlarını şeytana teslim etmiş, gücünü şeytanlardan alan bu aileler: Rotschild ve Rockefeller’lar başta olmak üzere, 17 tane aile mevcut (diğerleri Astor, Bundy, Collins, DuPont, Freeman, Kennedy, Li, Onassis, Reynolds, Russell, Van Duyn, Merovingia, Krupp, Disney, McDonald).
Satanistler İslâm dünyasını da kontrol altına aldı. Osmanlı’da da vardı şeytana tapan aileler; Allah’ın evi Kâbe’yi, Mekke’yi ve Medine’yi işgal etmiş olan Suud saltanatında da var.
Fritz Springmeier’in “Bloodlines of the Illuminati” adlı kitabında bu satanist ailelerin itikatlarının, özellikle Frank ailesi aracılığı ile masonluk, sabetaycılık, sufizm/tasavvuf vb kılıflar altında) Osmanlı’ya da yayıldığını; Jön Türkler, İttihat ve Terakki gibi hareketlerin kökeninde aslında satanizm olduğunu okuyabilirsiniz.
İşte bu bir avuç aile, rüşvet, tehdit, şantaj gibi yollarla dünyayı kanser gibi saran bir teşkilatlanmayı, Kabal’ı kurdular. Yüzlerce yıldır dünya üzerindeki hakimiyetlerini sürdürüyor; biz “goyim” halkların maddi ve manevi her anlamda vampir gibi kanlarını emiyorlar.
Parayı Takip Et!
Dünyayı yöneten Kabal’ın dünya ekonomisine hâkim olmak, tekel oluşturmak için kullandığı 2 büyük yatırım firması vardır: BlackRock ve Vanguard. “Follow the money”-“Parayı takip et” düsturu sizi dünyayı kimin yönettiği bilgisine hızlıca ulaştırır. Bu konuda çok aydınlatıcı bir belgeseli izlemenizi öneririm: MONOPOLY- Who Owns the World? (TEKEL-Dünyanın Sahibi Kim?)
Şeytan’la anlaşmaları gereği, zenginlik, güç ve saltanat karşılığında, bu Kabal denen aileler grubunun tek amacı insanlığı her mânâda – zihnen, ruhen, bedenen, toplum olarak- ifsad etmektir.
BlackRock ve Vanguard aracılığı ile dünyada aklınıza gelebilecek bütün şirketlerin (teknoloji, gıda-tarım, ilaç, madencilik, inşaat, medya, bilim dünyası, eğlence sektörü) ve hatta devletlerin Merkez Bankaları’nın sahibidirler. TC Merkez Bankası’nın arkasında kimler var bir araştırın.
Çıkarttıkları savaşlarda, savaşan tarafların tümünün arkasında yine Kabal vardır. Olan mazlum halklara olur ki zaten bu halkları dünya üzerinde kurtulunması gereken bir fazlalık olarak görürler. Hem silah satıp ceplerini doldururken, hem dünyadaki güç dengesine kendi istekleri doğrultusunda yön verirken hem de fazlalık insan nüfusundan kurtulmuş olurlar. Tam Kazan-Kazan stratejisi. (bkz. 1. Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı, Rusya-Ukrayna “uydurulmuş savaşı”).
Ülkelerin sözde iktidar-muhalefet çatışmalarının arkasında yine Kabal vardır. İktidarlar da Kabal’a tabidir, “controlled opposition” olan muhalefeti de Kabal kontrol eder. Sonuçta hepsi, Kabal’ın favorisi olan “Demokrasi aldatmacasının” birer piyonudur.
Kabal ve Pedofili
Bu Kabal’ın en ama en iğrenç özelliği ise ilahları Şeytan’a onun en sevdiği kurban olan bebek ve çocukları kurban etmeleridir.
- İstihbarat örgütleri yardımıyla (CIA, MI6, Mossad vd) tüm dünya ülkelerinden bebek ve çocuklar çalarlar.
- Teklif ettikleri yüksek meblağlar karşılığında kendilerine çocuk satışı yapan şebekeleri beslerler.
- Satanist ritüellerinde onlara vahşice eziyet edip, tecavüz edip öldürürler.
- Zulmettikleri çocukların adrenalinli kanlarından bir çeşit uyuşturucu (bkz. adrenochrome) yaparlar.
- Internet üzerinden başka pedofillere çocuk satışı yaparlar (bkz. Wayfair skandalı).
- Seçilmiş olan bazı çocukları MK-Ultra zihin kontrol programı altında yetiştirip bir kısmını gizli servis ajanı olarak kullanıp bir kısmını da yeni nesilleri ifsad etmesi için şarkıcı-türkücü-popstar-filmstar-Disneystar olarak piyasaya sürerler.
Aralarında devlet başkanlarının (ABD, İsrail, Suudi Arabistan, İngiltere, Hollanda ve daha kimbilir niceleri) ve idolleştirilen şarkıcı, artistlerin bulunduğu, TV’lerde yüzlerini sürekli gördüğünüz bir çok insanın “bebek ve çocuk katili satanistler” olduğunu öğrenmek midenizi bulandırmıyor mu?
Bu Satanist kulüpten bir yolunu bularak kaçıp kurtulabilen yüzlerce “whistleblower”ın şahitlikleri ile, artık bu pisliklerin gizli saklı yaptıklarının üzerindeki perdeler kalkıyor.
Kabal ve Pedofili konusunu bir sonraki yazıda daha detaylı ele alacağım.