Oy Kullananlar

Türkiye’de oy kullanarak Yüce Allah’a şirk koşan ve O’ndan başka Rabler edinen 56 milyon müşrik ile aramızda ebedi bir düşmanlık ve kin vardır. Siz alemlerin Rabbi olan Allah’ı tevhid edene dek, biz sizden beriyiz ve biz sizi reddediyoruz. 

Terörist Kurum: Dünya Sağlık(!) Örgütü – WHO

Avrupa Parlamentosu üyesi Mislav Kolakusic tüm uyanmış insanların bildiği bir gerçeği kamuoyu önünde açıkladı: “Dünya Sağlık Örgütü bir terörist örgüt ilan edilmelidir!”

Evet, asrın tağutları biz tevhid ehli Müslimleri “terörist” olmakla suçlayadursun; esas teröristler olan WHO, BM, NATO gibi kurumlarla tağut devletler işbirliği içinde anlaşmalar imzalamaya devam etmektedir.

Örneğin TC’nin de yakın zamanda imzalayacağı terörist örgüt WHO’nun Uluslararası Pandemi Anlaşması. Şu günlerde İsviçre’nin Cenevre şehrinde DSÖ’nün “Dünya Sağlık Kongresi” (World Health Assembly) adını verdiği toplantı Türkiye temsilcisinin de katılımıyla devam ediyor. Bu 10 gün sürecek toplantının en büyük gündemi ise DSÖ’ye diktatoryal bir güç ve kontrol verecek olan “Uluslararası Pandemi Anlaşması”nın üye devletlerin ittifakıyla imzalanması.

Uluslararası meşru(!) teröristler arasında yer alan WHO’nun suçu; kitle imha biyolojik silahlarının (mRNA enjeksiyonlarının) PLandemi bahanesiyle dünya genelinde kullanımını zorlayarak kasıtlı bir şekilde sakatlık ve ölümlere yol açmasıdır.

Evet şeytan hizmetkârı tağutlar; yeryüzünde hakkın temsilcisi olan muvahhidleri “terörist” diye bombalayıp Müslüman coğrafyaları talan etme hakkını kendilerinde bulurken; gözlerimizin önünde insanlığı sakat bırakan, kısırlaştıran ve öldüren; dünya tarihinin en ölümcül biyolojik silahı olan mRNA enjeksiyonlarını kendi elleriyle insanlara saplamaktadır. Esas teröristlerin kim olduğu ne kadar açık ortada. Ama kafası çalışıp da idrak edebilene..

Şeytan (aleyhillâne) zevk içinde ellerini ovuşturuyordur bu yaşananları gördükçe. Çünkü tüm tağutlar ancak ilah edindikleri şeytana hizmet ederler ve onun askerleri olarak, onun emrettiği projeleri yürütürler.

Bakalım Mislav Kolakusic 1 dakikalık konuşmasında ne demiş. Tercümesi aşağıda:

“İnsanlığı yakın bir tehlike hakkında uyarmak istiyorum. Dünya Sağlık Örgütü, tüm ülkelerin bir pandemi ilan etme, aşı ve ilaç temin etme konusunda tüm yetkiyi kendisine devreden bir anlaşmayı imzalamasını istiyor. Kolombiya uyuşturucu karteli ile bir anlaşma imzalamak insanlık için daha sağlıklı ve güvenli olur. Covid pandemisi sırasında, Dünya Sağlık Örgütü’nün tüm söyledikleri YALANDI. DSÖ terörist bir örgüt ilan edilmelidir. Yeni ve bilinmeyen bir virüs çıktığını söyleyerek YALAN söylediler. Buna karşı etkili bir aşı üretmenin mümkün olduğunu söyleyerek YALAN söylediler. Bu aşının %82 oranında etkili olduğunu söyleyerek YALAN söylediler. Ve bu aşının ciddi hastalık ve ölümden koruduğunu söyleyerek YALAN söylediler. Bunların hepsi şüphesiz bir kandırmaca ve yalandan ibaretti. Bugün Dünya Sağlık Örgütü insanlık için Dünya Ekonomik Forumu’ndan daha tehlikeli bir konumdadır.”

Yüce Allah’ın hidayeti “içimizdeki gerçek teröristlerin” kim olduğunu idrak edebilen azınlık kitlenin üzerine olsun.

Terörist WHO’nun Uluslararası Pandemi Antlaşması imzalanırsa:

  1. Teröristlerin (Tedros, Bill Gates) yönettiği WHO bir pandemi ya da iklim krizi acil durumu ilan edecek.
  2. Bir ülke ya da bölgedeki tüm halkın aşılanmasına karar verecek.
  3. Pandemi Antlaşması, kendisini imzalayan devletlerin tüm kaynaklarına WHO’nun erişebilmesini sağlayacak.
  4. Devletin polisi/kolluk kuvvetleri imzaladıkları antlaşma gereği WHO’nun emirlerinin yerine getirilmesini sağlayacak.
  5. Eğer terörist WHO ile işbirliği etmeyi kabul etmezlerse,
  6. Antlaşma gereği terörist Birleşmiş Milletler’in askerleri ilgili bölgeye gönderilerek WHO’nun aşılama/maskeleme/test etme emirlerini zor kullanarak yerine getirecek.

Küresel satanist çete Kabal’ın kuklaları tarafından yönetilen TC, yakında terörist örgüt DSÖ’ye biat edecek ve tasmayı hepten İblis hizmetkârlarının eline verecek. Kurtulmak isteyen Rabbine dönsün.

Yüce Allah’ın laneti kendinde kanun koyma yetkisini görerek yeryüzünde ilahlık taslayan tüm tağutların (kişilerin, örgütlerin ve devletlerin) üzerine olsun.

Âlimlerle İmtihan

İbrahim Gadban’dan alıntıdır:

“İnsan, bazen âlimlerle imtihan olur.

Allah, mutlak kusur işlemeyenin ve uyulması gereken tek doğrunun kendisi olduğunu insanlara göstermek için ara ara hata yapmayacakmış gibi görünen ilim ehlini bariz hatalara düşürür.

Dün düşürmüştür, bugün de düşürmeye devam etmektedir…

Buna tarihten meşhur bir olayı zikrederek bir örnek vereyim: Bilindiği üzere Cemel Savaşında Aişe annemiz, Hz. Ali’nin karşısında yer almıştır.

O, halkı örgütlemek için Basra’ya doğru yürüyünce, Hz. Ali hiç vakit kaybetmeden insanları bilinçlendirmesi için ivedilikle Ammar b. Yasir’i Kufe’ye yollar. Hz. Ammar Kufe’ye gelince halkı mescitte toplayarak bir hutbe îrad eder ve onlara tarihe geçen şu mükemmel ve hikmet dolu sözlerini söyler:

ووَاللَّهِ إنَّهَا لَزَوْجَةُ نَبِيِّكُمْ في الدُّنْيَا والآخِرَةِ، ولَكِنَّ ابْتَلَاكُمْ؛ لِيَعْلَمَ إيَّاهُ تُطِيعُونَ أمْ هي.

“Ey insanlar! Allah’a yemin ederim ki Aişe annemiz hem dünyada hem de ahirette Peygamberimizin eşidir; ama Allah şu an ona mı itaat edeceksiniz yoksa kendisine mi bunu belirlemek için sizi onunla imtihan ediyor.” (Buhari)

Dün, bugüne ne de çok benziyor!

Bugün de insanlar koca koca hocalarla, büyük büyük âlimlerle imtihan oluyorlar!

Arap dünyasında sözü geçen ilim ehlinin bizim vâkıamızla alakalı gereği gibi tahkik yapmadan, bilgisizce ve gereksizce konuşması, kimi insanların gönlünü kaydırmış, hak konusunda onları şüpheye düşürmüştür.

Bu insanlara Hz. Ali’nin şu harika sözünü bir kere daha hatırlatmakta fayda var:

الحق لايعرف بالرجال وإنما الرجال يعرفون بالحق

“Hak, ‘insanlarla’ bilinmez. Ancak insanlar ‘hak’ ile bilinir.”

Bir değil bin âlim, halkın Allah’tan bağımsız bir şekilde kendi kendini yönetmesi anlamına gelen demokrasi batılını bize yutturmak için fetva verse, bizim nazarımızda demokrasi asla hak olmayacaktır!

Çünkü onun batıllığı Allah’ın kitabı ve Rasulullah’ın Sünnetiyle sabittir. İnsan kendi kendini yönetemez; insanı yöneten onu yaratandır.

Bunun aksini söyleyen 400 değil, 400 milyon âlim(!) olsa bizim için hiçbir şey ifade etmez.

Biz bugün insanların, âlim diye bilinen bu kimselerle imtihan olduklarını düşünüyoruz. Tıpkı dün sahabenin Aişe annemizle imtihan olduğu gibi…

Allah, hakka mı uyacaklar yoksa âlimlere mi diye imtihan etmek için insanları deniyor.

Ne mutlu hakkı her şeyin önünde görebilenlere!”

Teksaslı Müslümanlar

İslâm’ı kabul ettiğinden beri tek bir vakit dahi namazını kaçırmamış olan eski Hristiyan papazı yeni Müslüman Eric, Türkiye’deki namaz kılmayan sözde Müslümanlara (!) örnek olsun.

İslâm’ı kabul ettikten sonra peçesiyle beraber İslâmi tesettüre bürünen, Allah’a teslim olmuş kul Jasmin, Türkiye’deki sözde Müslüman (!) hanımlara örnek olsun.

Küresel Satanist Pedofili Ağı & Türkiye

Tüm dünyayı ahtapot gibi saran satanist pedofiller çetesinin kurbanlarından biri olan Belçikalı Anneke Lucas, TEDx konuşmasında “bu dünyanın psikopatlar tarafından yönetildiğini” defalarca vurguluyor.

Avrupa’nın elitleri, Avrupa’nın Kraliyet aileleri, Avrupa’nın aristokratları, Avrupa’nın devlet başkanları ve üst düzey devlet görevlileri, Avrupa’nın din adamları tarafından ilahları şeytan için düzenledikleri satanik ritüellerinde zulme uğramış sayısız çocuktan sadece bir tanesi Anneke Lucas.

Bu satanist pedofiller sadece Avrupa’da değil, ABD’de, Uzakdoğu’da Ortadoğu’da, Afrika’da, Avustralya’da ve evet Türkiye’de… Dünyanın her yerinde en önemli görevlerdeler, devlet, şirket, banka, akademi, din kurumlarının yönetimlerinin tepesindeler.

Anneke Lucas bu sapkın insi şeytanları dünyaya ifşa eden mazlumlardan sadece bir tanesi. Onun gibi whistleblower’ların sayısı günden güne artıyor.

Başlangıç için, çocukluğundan beri Avustralya ve ABD’de bu satanist çocuk istismarını yaşamış Fiona Barnett’i araştırın. Küresel pedofili organizasyonunu tüm açıklığıyla anlattığı, ifşa ettiği “Eyes Wide Open: CIA Child Trafficking” başlıklı ücretsiz kitabına bakabilirsiniz.

Dünyanın kanını emen, şeytanı ilah edinmiş Kabal çetesi daha önce de yazdığım üzere Masonik bir çetedir. Zaten masonluğun özü satanizmdir.

Kabal denilen bu müstekbir tağutlar topluluğu, kurduğu piramidal hiyerarşi sistemiyle günümüzde ve aslında uzunca bir zamandır tüm dünyaya hükmetmektedir. “Kabal Metodu” başlıklı gönderimde Kabal’ın esas amacınca ve yöntemlerine dair yazmıştım.

Kabal = Masonluk = Satanizm piramidinin en tepesinde Satanist neseplerden gelen aileler bulunur (Rothschild, Rockefeller gibi).

Bunlar yeni çıkmadı. İnsanlık tarihinde binlerce yıldır var olan, şeytana  tapan, ona bebek ve çocuk kurbanlar sunan satanist ailelerin torunları bunlar. Dünya üzerindeki zenginlikleri türlü hile ve aldatmacalarla, faizcilikle toplayarak her şeyi satın alabilir ve bu sayede her şeyi kontrol edebilir hâle geldiler.

Piramitte tabana doğru inildikçe toplumda, medyada, devlet yönetimlerinde önde gelen şahıslar yer alır. Bunların hepsi, piramidin tepesindeki nesepten Satanist olan ailelerin parasıyla satın alınmış, para-güç-şöhret-makam elde etmek üzere ruhunu şeytan satmış kişilerdir.

Masonluğa yani Satanizm’e bağlı tüm bu insanların en önemli sapkınlıklarının başında Pedofili gelir. Çünkü Şeytan lanetullahi aleyh tarih boyunca kendisine çocukların kurban edilmesini istemiştir. ABD’deki satanist tapınağında Baphomet (İblis) putunun yanında bir kız ve bir oğlan çocuğu bulunur.

Satanistlerin kamera önünde topluma hoş ve iyi görünmeye çalışmaları sizi aldatmasın. Yukarıda ismini saydığım “whistleblower”lar sayesinde, satanistlerin ikili bir hayat yaşadığını görüyoruz. Kamera karşısında, toplum karşısında farklı; kapalı kapılar, kapalı şatolar ve saraylar içerisinde farklı…

Eğlence/Medya Sektöründe Pedofili & Zehirli Ekranlar

Big Media’da, yani Kabal tarafından yönetilen basın yayın şirketleri, TV kanalları, müzik ve sinema endüstrisi alanlarında Satanizm’in ne kadar yaygın olduğunu gösteren “Out of Shadows” adlı belgeseli izleyebilirsiniz. Uyarmalıyım, belgesel çocuklara göre asla değil; hassasiyeti olan yetişkinlerin de izlemesine uygun değil. Bu belgesel, çocuklarmızı ekranlardan uzak tutmanın önemini bir kere daha ortaya koyuyor.

Ekranlar (TV, filmler, müzikler, çizgi filmler, sanal oyunlar) CIA tarafından geliştirilmiş “Zihin Kontrol” (Mind Control) tekniklerinin uygulamaları ile dolu. CIA tarihinde “Paperclip”, “Mockingbird” ve “MK Ultra” isimleri verilen bu zihin kontrol projelerinden sonuncusu olan MK Ultra hâlen aktif bir şekilde uygulanıyor. Bu proje ile beyin yıkama, köleleştirme, etkisizleştirme, ruhsuzlaştırma, ahlâksızlaştırma, şeytani varlıkların musallat edilmesi, satanizm, LGBT, transgender ve pedofili propagandasının yaygınlaştırılması gibi amaçlar hedefleniyor. Günümüz toplumlarının hâline baktığımızda; bu şeytani projelerinde ne kadar başarılı olduklarını görmemiz zor değil.

Çocukları “ekranlar aracılığıyla verilen zihin kontrolünden” korumak demek çocuğun fıtratını, Rabbi ile bağlantısını muhafaza etmek demek. Bu sebeple ebeveynler için çok önemli bir konu. Allah azze ve celle ona hidayet etsin, Dijital Baba Orhan Toker çocukların sanal içeriklerden korunması ve pedofiliye karşı bilinç oluşturmak adına faydalı, göz açıcı paylaşımlar yapıyor. Takip etmenizi öneririm.

Meşhur Satanist Pedofiller

* Aristokrat pedofiller (Rothschild ailesi, Rockefeller ailesi, DuPont ailesi, Bush ailesi ve diğerleri – dünyanın tepesindeki satanist nesepler)

* Kraliyet pedofilleri (Başta İngiltere, Hollanda, Suudi Arabistan kraliyet aileleri olmak üzere hepsi)

Not: Suudi Arabistan gibi kendini İslâm’a nispet eden bir ülkede satanist pedofil mi olur demeyin. Suud kraliyet ailesi Şeytan’a hizmet eden tağutların başında gelmektedir. Kendileri kral ve prensleri dahil olmak üzere çocuk düşmanı pedofillerdir. Bu sapkınların şeytani ihtiyaçlarının Türkiye üzerinden karşılandığı dünya kamuoyu tarafından bilinen bir gerçektir. Yani TC satanist pedofillerin çocuk ihtiyacını karşılayan bir insan-çocuk kaçakçılığı merkezi konumundadır. Aşağıda yazmış olduğum BAKLAVAGATE skandalı da bu durumun açığa çıkmış olan bir örneğidir.

The Guardian reports: “A growing number of adolescent girls from eastern Europe are being sold into sex slavery … Those falling victim to people-traffickers are becoming younger … Turkey is now the staging post for women on their way to the Middle East.”

* Müzik ve Sinema endüstrisi (Hollywood) pedofilleri (neredeyse tüm Hollywood aktör ve aktrisleri – çünkü bu bâtıl dine iman etmeden şan şöhret ve para kulübüne giriş yasak. Ruhlar şeytana satılmadan başarı basamakları tırmanılamıyor eğlence sektöründe)

* Devlet başkanı pedofiller (Bill-Hillary Clinton, Obama, Bush, Biden, Trudeau, Mark Rutte, Suud kral ve prensleri)

Peki bu şeytani çeteye ritüellerinde ilahları Şeytan’a (la) kurban etmek, bunun öncesinde her türlü eziyeti, işkenceyi yapıp, adrenochrome elde etmek, yamyamlık etmek için zulmettikleri masum çocukları kim nasıl sağlıyor dersiniz?

Her yıl dünya üzerinde kaybolan, haber alınamayan, kaçırılan, devlet eliyle ailelerinden bir bahane ile zorla koparılıp satanist ailelere evlatlık olarak verilen ya da istismar yurtlarına konulan çocukların korkutucu sayısını düşünün.

  • CIA’in ve ülke gizli servislerin ana görevleri arasında Kabal’a sonu gelmez bir bebek ve çocuk kaynağı sunmak vardır. Fiona Barnett yukarıda linkini paylaştığım ücretsiz kitabından bunu delilleriyle ortaya koyar.
  • BM, Unicef kuzu postunda kurt kurumlardır. Bunlar da “bakın biz dünya çocuklarına yardım götürüyoruz, bizler ıslah edicileriz” derken bir kısmını da kesintisiz kaynak olarak insi şeytan sahiplerine gönderirler. 
  • Hollanda ve Birleşik Krallık gibi ülkelerde devlet (kraliyet ailesi, bizzat kraliçenin kendisi) kimsesiz çocuklar kurumundan “bu çocuklara sarayda görev vereceğim” deyip alır ve bir daha o çocuktan haber alınamaz. Ta ki, görgü tanıklarının gösterdiği yerler kazılıp da toplu çocuk mezarları bulunana kadar. Elbette polis ve yargı da ya satanist ritüellerin içinde olduğundan; ya da tağutlara kölelik etmeleri hasebiyle hakkı haykıramadıklarından, Kraliçelerin eliyle her şey örtbas edilir.
  • Yine Birleşik Krallık’ta bazı okullarda okul müdürleri ve öğretmenler öğrencilerini bir oyun oynuyormuşçasına kandırarak satanist ritüellere sokup taciz, tecavüz, işkence gibi ilahlarının emrettiği şekilde eziyetler ederler. (Bkz. Hampstead Kids).

Bunlar duyduklarımız. Watergate (aslında Pedogate idi), Pizzagate, Elsagate, Baklavagate (başrolünden Fatma Şahin’in olduğu “yerli ve milli pedofili skandalımız(!)”), Balenciaga

BAKLAVAGATE!

Yerli ve milli (!) pedofili skandalının sahibi eskinin Aile ve Sosyal Politikalar bakanı, şimdinin Gaziantep belediye başkanı olan Fatma Şahin’le tanışın.

  • Kendisi pedofili sembolü olan kolyeleri boynuna takar.
Bahsedilen “tarikat”, Mason satanist pedofillerin tarikatıdır. Yani benim blogumda Kabal olarak ifade ettiğim gruptur.
FBI’ın tanımlamış olduğu uluslararası pedofili sembolleri. ALGIDA adlı satanistlerin zehirli gıda firmasının sembolünün sapık “küçük kız sevicilerinin” sembolü ile aynı olması şaşırtıcı mı? Hiç değil. Bunu öğrendikten sonra satanist pedofillerin Algida’sını yemeye devam edenlere yazıklar olsun!

Satanist pedofil Chrissy Teigen-John Legend çifti. Fatma Şahin’in şeytan boynuzu takmış dostları (!)
  • Gaziantep’te belediye başkanlığına başladığı tarihten beri, yani son 9 yıldır ciddi miktarda artış gösteren kayıp çocuk sayısı hakkında kendisine hesap sorulmuş mudur? Elbette hayır.
Fatma Şahin döneminde Gaziantep’de kayıplara karışan çocukların sayısı.
  • Böyle bir kişinin, kendi çıkar ve menfaatlerini sağlamak amacıyla bu toprakların çocuklarını satanist pedofillere şeytani ayinlerinde tecavüz etmeleri, işkence ederek öldürmeleri için satıyor olması ihtimali mevcut bulunduğu hâlde, TC’de AİLE BAKANLIĞI yapmış olması şaşırtıcı mıdır? Hiç şaşırtıcı değildir. Çünkü bu devlet çoktan küresel satanist Kabal çetesine biat etmiş bir devlettir.

Bu gidişe dur demedikçe daha nice pedofili skandallarının çıkacağından şüpheniz olmasın. İşte bu yüzden tüm insanlık Allah’a davet edilmeli. Müstekbir tağutların şeytana olan davetinden çok daha güçlü ve etkili olmalı yeryüzünde huzur ve emniyetin tek kaynağı olan İslâm dinine olan davetimiz.

Artık bu sapkınlıklarıyla ilgili bilgiler ortaya çıkıp ifşalar yapılmaya başladıkça; Kabal’ın “yeni nesilleri saptıralım, onları Satanizme, pedofiliye alıştıralım, bu sapkınlığımızı toplumda normalleştirelim” ilkesiyle, ebeveynlerin Allah’ın verdiği emanetlere büyük hıyanet ederek çocuklarını teslim ettiği  sosyal medyada, Netflix’te, TikTok’ta, YouTube’da, Disney+‘ta nasıl içerikler, nasıl fenomenler çıkardıklarına, popüler ettiklerine şahit olmuyor musunuz? Dijital Baba Orhan Toker‘in sayfasından çocuk ve gençlerin ekranlar üzerinden nasıl bir propagandaya, zihin kontrolüne maruz kaldığını görebilirsiniz.

LGBT denen ve tağut devletler eliyle de desteklenip arka çıkılan şeytani sapkınlığa yakında bir de PEDOFİLİ’nin P’sini eklerler olur biter. Normalleşmiş olur böylece!

SATANİSTLERİN KURUMLARI OLAN BİRLEŞMİŞ MİLLETLER VE DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜNÜN PEDOFİLİYİ NORMALLEŞTİRME PROJESİ

Dünyayı yöneten satanist pedofil tağutlar topluluğu olan Kabal’ın fonladığı kurumlar olan BM ve DSÖ de elbette Kabal’ın amaçlarına uygun olarak şeytani projeler üretip, bunları tüm dünyaya “çok iyi ve insanlığın yararına çalışmalar” olarak pazarlamaya devam etmektedir.

Yakın zaman önce BM ve DSÖ çocuklara “cinsellik eğitimi” adı altında akla hayale gelmeyecek her türlü sapkınlığın 2-3 yaşından itibaren çocuklara öğretilmesi ve teşvik edilmesi hususunda resmi belgeler yayınladılar.

Siz inanamayabilirsiniz ama bu kurumların aslında neye hizmet ettiğini çok iyi bilenler buna hiç şaşırmadı. Sadece, artık pedofili gibi yeryüzünün en büyük şeytanlığını dahi normalleştirme yolunda bu denli cüretkâr adımlar atabilmelerini esefle karşıladık.

BM ve DSÖ gibi uluslararası kurumlar en büyük tağut olan İblis aleyhillâne ve onun insi temsilcileri olan Kabal çetesi ailelerine (Rothschild, Rockefeller ve diğerlerine) hizmet etmektedir. İblis’in tarihin başlangıcından beri en sevdiği işlerden biri masum çocuklara eziyet edilmesi ve kendisi için kurban edilmesidir. İçinde yaşadığımız bu çağda artık İblis ve destekçileri davul zurna çalarak “biz geliyoruz” demektedir.

Satanist BM ve DSÖ’nün konu hakkındaki tüm mide bulandırıcı rapor ve belgelerine aşağıdaki detaylı sayfadan ulaşabilirsiniz. Ancak uyarmalıyım, ahlâk ve vicdan sahibi, ruh sağlığı yerinde olan ve sapıtmamış hiçbir insanın midesinin kaldıramayacağı şeylerin minicik çocuklara yapılmasını/öğretilmesini teşvik eden bu rapor gerçekten de midenizi bulandırabilir.

Yine de yeryüzünde şu anda mevcut olan şeytanlığın boyutunu idrak edebilmek açısından, tüm bu satanist tağutlara olan nefretinizi ve düşmanlığınızı arttırabilmek adına İngilizce hazırlanmış bu rapora göz gezdirebilirsiniz.

ULUSLARARASI PEDOFİLİ/ÇOCUK KAÇAKÇILIĞI ÇETESİ HAKKINDA FİLM

2023 senesinin Temmuz ayında “Sound of Freedom” (Özgürlüğün Sesi) adlı bir film gösterime girecek.

Bu filmin çekilmesinin amacı, dünya çapında maalesef en hızlı büyüyen ve gelişen suç ağı olan çocuk kaçakçılığına tüm dünyanın dikkatini çekmek. Çocuk kaçakçılığı çoktan yasadışı silah ticaretini geçmiş durumda. Çok yakında uyuşturucu madde ticaretini de geçeceği tahmin ediliyor. Çünkü film yapımcılarının da deyişiyle:

“Bir torba kokaini sadece bir sefer satabilirsin. Ama küçük bir çocuğu günde 5 ya da 10 defaya kadar satabilirsin.”

Çocukların satanist pedofillere satılması uyuşturucu madde kaçakçılığından daha kârlı, ve bu sebeple her sene dünya üzerinde kaçırılan/kaybolan/kendisinden bir daha haber alınamayan dile kolay 2.000.000 çocuk bulunuyor. Bunların içinde Fatma Şahin denen kişinin yönetiminde bulunan Gaziantep’te kaybolmuş olan yavrucakların da bulunduğunu unutmayın!!!

Yine film yapımcılarının deyişiyle: “Allah’ın yarattığı çocuklar satılık değildir.”

Filmin kısa fragmanı aşağıda:

La İlahe İllallah Ne Demek Biliyor Musun? (Sesli Kitap İçerir)

Ülke, demokrasi dininin en önemli ibadeti olan seçimlere ikinci defa hazırlanırken, tam zamanında yetişmiş bir sesli kitap bu.

İslâm’ın özü, İslâm’ın olmazsa olmazı “tevhid”in ne demek olduğunu; ve kişide bir damla dahi olsa tevhidini bulandırıp geçersiz kılan “şirk”in ne olduğunu öğrenmek isteyenler için bulunmaz bir kaynak.

Tevhid ve şirk’i bilmek ve hayatını buna göre düzenlemek İslâm’ın en temel kuralıdır. Kendini İslâm’a nispet eden, Yüce Allah’ın kendisinden ne istediğini ne beklediğini öğrenmek isteyen, Allah’ın dininden yüz çevirmeyen herkes bu sesli kitaba kulak vermeli.

Rabbim yazarı İbrahim Gadban başta olmak üzere emeği geçenlerin ecrini versin, okuyan/dinleyen insanlara da istifade etmeyi nasip etsin.

“Bize Kuran Yeter”ciler Hakkında Uyarı

Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem 1400 yıl öncesinden bugünün “hadis inkârcılarına = bize Kuran yeter”cilerine uyarıda bulunmuş. SubhanAllah.

Alıntıdır:

“Ubeydullah b. Ebi Rafi’den, o babasından; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Sakın sizden birini koltuğuna yaslanmışken benden bir hadis kendisine ulaştığında ‘Bunu Allah Teala’nın Kitabı’nda bulamadım’ derken bulmayayım.”

Bu Hadis Sahihtir. Hakim bu hadisi Mustedrek’inde nakletmiş ve Sahih olduğunu söylemiştir. Yine Tirmizi – İlim başlığı altında farklı bir senetle nakletmiş ve şöyle demiştir: Hadis Hasen Sahihtir. Hadis Ebu Davud’un Sunen’inde de geçmektedir.

Yine şöyle geçmektedir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Sakın sizden birini koltuğuna yaslanmışken emrettiğim veya yasakladığım emirlerden herhangi biri kendisine ulaştığında ‘Bilmiyoruz, Allah’ın Kitabı’nda neyi bulursak ona tabi oluruz’derken bulmayayım.” (Senedi Sahihtir)

Mikdam b. Madikerib el Kindi radiyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Dikkat edin! Bana Kur’an ve Onun bir benzeri verildi. Dikkat edin! Bana Kur’an ve Onun bir benzeri verildi. Dikkat edin! Bana Kur’an ve Onun bir benzeri verildi. Koltuğuna yaslanmış karnı tok bir adamın: ‘Siz Kur’an’a bakın! Onda neyi helal bulduysanız onu helal sayın, neyi haram bulduysanız onu haram sayın’ demesi yakındır.” (İmam Ahmed Musned; Ebu Davud Senedi Sahihtir)

Allah’a hamd olsun. Bu hadisler bizim vakıamız için bir mucizedir. Çünkü koltuğuna yaslanıp böyle söyleyenler bizim zamanımızda peyda oldular. Hadisler konusunda herhangi bir ilmimiz olmasaydı bile bu hadislerin sahih olduklarını yakin bir ilim üzerine bilmiş olurduk.

Bu hadislerde aynı zamanda Hanefilere, Mutezileye ve onlar gibi olanlara reddiye vardır. Çünkü onlar Hadislerin Kur’an’a arz edilmesi gerektiğini söylemekteler.”

Rusafa’dan Mektup Var

Rusafa hapishanesinde zalimlerin elinde esir olup da takvaya sarılan kardeşimizden mektup var.

Âlemlerin Rabbi olan Allah subhnaheu ve teâlâ yeryüzünün neresinde olursa olsun, esaret altındaki kardeşlerimizin ayaklarını sabit kılsın, onların esaret bağlarını çözsün. Allahumme amin.

Mektubun metni:

“﷽

Ben Rushafa hapishanesinden Allah’ın izzet, iffet, şeref ve haysiyetini islam ile koruma altına aldığı kadın kullarından biriyim…

Ben amatullah Allah’ın kadın kulu, kölesi ve berd’esi… Daha henüz özgür bir kadınken bile özgürlük meşalesinin altında aydınlanacağım günlerin hayalini kurardım ve bir kaderdendir ki Rabbim’in imtihanı gereği şu an Irak Bağdat Rushafa’daki bir hapishanede özgürlüğü elinden alınmış, azat edilmeyi bekleyen musluman bir kadınım. Dinime, davama kasteden her zalimi ilahım olan Allah’a şikayet ediyorum…

Benim, ehlimin ve iffet, şeref ve vakar sahibi kız kardeşlerimin üzerine aç kurtlar gibi üşüşen bu alçakların ocağında bile onlara istediklerini vermeyen mü’min kullarına sonsuz rahmet ve merhamet sahibi olan Rabbimiz azze ve celleye hamd olsun…

Bundan sonra gündeminize düşen açlık grevi ve buna mütakiben ortaya çıkan her türlü iffet, şeref, ahlak, merhamet ve haysiyetten yoksun her türlü amelden, davranıştan ben ve benim gibi Allah’ın korumasına sığınmış, tüm işlerini ilahına bırakmış, çıktığı yolun başını ve sonunu hesap etmiş ve her türlü başına gelebilecek durumu Allah’ın yüzü için razı olmuş kız kardeşlerimizin “beri” olduğunu ilan ediyorum. İçine düşürmeye çalıştığınız tüm fitne ve fitnecilerden kendimi ve bu amellerden beri olan tüm kız kardeşlerimi Allah’ın himayesine ve hıfzına sığındırırım. Allah’tan günahlarımızı bağışlamasını diler ve bize hakkı bilmeyi, hakka ittiba etmeyi, hak üzere yaşamayı ve hak üzere birleşmeyi nasip etmesini Rabbimiz azze ve celleden niyaz ederiz.

Son olarak duamdır:
İlahım onlar dinimi kastteddiler, dinimi duvarların önünde ve ardında yay.
İlahım onlar davama kasteddiler davama yeni kurbanlar ihsan et…
İlahım onlar imanıma kasteddiler imanımı onların helakına sebep kıl ve İlahım beni, ehlimi, sevdiklerimi ve tüm iman edenleri ruhlarımızın ve bedenlerimizin hapishanesinden azad kıl. Zira asıl bedbahtlık ruhlarımızın heva hapishanesine müebbet kalmalarıdır. İlahım hakkımızda senin hükmün geçerlidir.”